Uçak 3 Mayıs’ta kaçırılmıştı. Yani Denizlerin idamlarından üç gün önce. Kaçıranları tanımıyordu. Onaylamadığı bir eylemdi. Altan Abi’yle birlikte TRT Yönetim Kurulu üyesi Emil Galip Sandalcı, yazar Erdal Öz ve Şiar Yalçın da suçlananlar arasındaydı. ANKA Ajansı, Öymen’in öncülüğünde etkili bir imza kampanyası yürütmüştü. Askeri yönetim, idam karşıtlarını susturmak amacıyla, onları hedef almıştı. Yüz binlerce imza toplanmıştı. Herkes ayağa kalkmıştı.
Dağın itfası dağda kaçış ve sığınma imkanı arayan aktörlerin zorunlu şehirleşmesine yolaçtı. Mesela, dağa yaslanarak yürütülebilinen gerilla mücadelesi gibi yöntemler sürdürülemez hale geldi. Türkiye’de yarım asırlık bir silahlı mücadelenin, silahtan müzakereye geçmesi ve dağdan şehire inmesi bir boyutuyla dağın tükenmesiyle ilgilidir. Kuşkusuz ondan ibaret değildir ancak dağ artık yüzey olarak ulaşılmazlık kabiliyetini kaybetmiştir.
Fikren tasvip edin yada etmeyin, Bahçeli bu ülkenin son otuz yılda aldığı bütün virajlarda tayin edici roller üstlenmiş büyük bir siyasetçi. Siyasî hayatının muhtemelen son demlerinde Kürt meselesinin çözümünde başka kimsenin alamayacağı bir risk ve inisiyatif alarak bu ülkeye en büyük hizmetini ifa ediyor. Hedefe ulaşıldığında, hatta -Allah muhafaza- ulaşılamasa bile, tarih onun da adını altın harflerle yazacak.
Türkiye’de yeni rejim 2016’daki darbe girişiminin ardından kuruldu ama peşrevleri ondan bir yıl evveline gidiyordu. Bundan 10 yıl önce, 2015’te kaleme aldığım “Temel saflaşmanın ekseni değişiyor: Laiklik yerine ‘millîlik’” başlıklı dizi yazı bu muhtemel gelişmeyi öngörme çabasını yansıtıyordu. Buradaki milliyetçilikten kasıt Türk milliyetçiliğiydi ve Kürtleri dışarıda bırakıyordu. Aradan geçen 10 yılda bu milliyetçilik iktidarı sürdürmeye yetmemeye başladı ve Kürtleri de kapsayacak şekilde yeniden tarif edilmeyi gerektirdi.
Kürtlere yönelik olası bir hukuki ve siyasi düzenlemeyi, ulus-devletten vazgeçmek olarak okumanın bir gerçekliği yok. Eğer bir devlette azınlıklara kültürel haklar tanımak, o devleti "millet sistemine" geçiriyor ve ulus-devlet ilkesinden caymak anlamına geliyorsa, o zaman Kanada çoktan tasfiye edilmiş bir yapı; Belçika zaten fiilen yok; İsviçre çökmüş bir federasyon enkazı; Birleşik Krallık da çoktan tarihe gömülmüş sayılmalıdır. Çünkü modern dünyada ulus-devlet kavramı, Türkiye’de 1930’lardan miras kalan totalist ezberle tanımlanmıyor.