En başta, ‘Ömer olması’ gerekenlerin kendi muhasebelerini yapacakları yerde ‘Ömer’i arama’ söylemiyle kabahati başkalarına yükleme ve ortaya bırakma hinliğinden vazgeçmeleri gerekiyor.
Ömer’in oturduğu yerde oturanlar, Ömer’ler aramaz, Ömer olurlar. Onların yükümlü olduğu şey, Ömer’ler bulmak değil, Ömer olmaktır.
Mourinho’un alan kullanımında orta saha olmadığı açıktı; çünkü o Buruk'tan daha hızlı biçimde rakip ceza sahasına topların taşınmasına karar vermişti. Fred’in telaşı ve bütün toplara uzun vurma arzusu bu açık talimatı doğruluyordu. Sol kanat ataklarının da tek amacı buydu. Ve bu planın işlemesi için de Mourinho, GS’yi ikinci bölgede karşılamayı kararlaştırmıştı. İkinci bölgenin uç beyin de başlayan karşı pres, GS’nin hızlı çıkışlarını engelliyor ve ilerde konumlanan Osimhen ile Barış Alper'i işlevsizleştiriyordu. Okan Buruk ise bu maç için hiçbir özgül tasarım yapmamıştı. Bildik GS oyununu oynuyordu ve bu ağır oyun FB’nin arzularına hizmet ediyordu. Futbol adına üstüne konuşulacak başka da bir şey yoktu. Derbi, hayaletlerin derbisi olarak İstanbul semalarında ağır kıvılcımlar saçarak maç sonunu 0-0 ilan ediyordu. Ne futbol kazandı ne oyun kazandı ne de taraftarların çılgınca beklediği 'yen' kazandı.
Türkiye’nin Ukrayna savaşının seyri üzerindeki en büyük etkisi 1936 Montreux Sözleşmesine dayanarak savaşın ilk günlerinden itibaren Boğazları savaş gemilerine kapatmak oldu. Bundan en büyük zararı Rus donanması gördü. Savaşın ilk dönemlerinden itibaren Ukrayna Karadeniz’deki Rus donanmasının belli başlı gemilerini batırma maharetini gösterdi. Rusya 28 ayrı defa, Boğazlardan savaş gemisi geçirmek için müracaatta bulunmuş, ancak talepleri her seferinde geri çevrilmiştir. Putin’in bunu unuttuğunu düşünmek herhalde iyice saf olmayı gerektirecektir. Rusya savaşı kazanırsa Montreux’nun değiştirilmesini isteyeceğini düşünüyorum. Bunun için de Sözleşmeye göre beş yılda bir ortaya çıkan fırsat bir dahaki sefere 2026 ilkbaharında gelecektir.
Avrupa’lı aşırı sağcılar Trump ve yardımcılarının kendilerini desteklemesinden memnunlar. Şunu anlamıyorlar. ABD yönetiminin kendilerini desteklemesi Avrupa Birliği’ni bölmek arzusundan geliyor. Trump yönetimi Avrupa’nın bir blok halinde olmasını istemiyor. Devletleri tek tek zorlaması daha kolay. Onun için aşırı sağcıları destekliyor. Onları entelektüel partner olarak görmesinden değil.
Bizim özgürlük ve hak tartışmamızın öznesini (öznelerini) kendi özgürlük alanlarını daraltmadığı halde başkalarının özgürlük alanını genişleten adımlara ölümüne bir sertlikle karşı çıkan siyaset grupları oluşturuyor. Kendi mutluluğu azalmayacak, fakat bu arada -kendisine benzemeyen- başkalarının mutluluğu çoğalacak… İşte bizim patolojimiz bu: Kendi mutluluğundan duyduğu tatminin daha fazlasını başkalarının mutsuzluğundan duyacak hale gelmiş olmak.