Türkiye’deki çözüm çabaları ile Rojava’daki durum, Ankara’daki yaklaşımlar ile Erbil’deki tutumlar birbirinden bağımsız değil. Büyük bir Türk-Kürt entegrasyonu gerçeği ile karşı karşıyayız. Tarih bunu önümüze hem bir zorunluluk hem de fırsat olarak getirmiş. Naz yapanlar, bunu suistimal edenler hata yapar.
ABD’deki bugünkü durum 1930’ların bir tekrarına benziyor ama baştaki hokkabaz sayesinde gerçekten komediye benzeyen tarafları var. Oysa 1930’ların trajediyle bittiği malum.
1930’larda da ABD dünyaya sırtını çevirmiş, Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan düzenden uzak durmuş, hatta Milletler Cemiyetine üye dahi olmamıştı. Ekonomik politikası da korumacılığın en uç noktalarına kadar gitmişti. ABD gümrük vergilerini ortalama %45’e çıkarmıştı. Bunun sonucunda kriz Avrupa’ya yayılmış, Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesinde önemli bir etken olmuştu. Bu da dünyayı İkinci Dünya Savaşına sürüklemişti.
Hollanda Netenyahu hakkındaki kararı uygulamayacağını açıkladı. Hollanda’da argüman olarak Netenyahu’nun Başbakan sıfatıyla muafiyeti olduğu ileri sürülüyor. Bir kısım da İsrail’in Roma statüsüne taraf olmadığı ileri sürüyor. Ama suçun işlendiği yer Filistin ve bu ülke statüye taraf. Rusya da Roma statüsüne taraf değil. Ancak, suçun işlendiği ülke Ukrayna taraf. Mahkeme Putin hakkında da benzer bir karar aldı. ABD ve AB alkışladı. Putin de devlet başkanı. Onun başı kel mi! Şimdi bu devletlerin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar konusunda yalpalayanların başkalarına ders verme hakkı yoktur. Batı kendi kurduğu düzeni yıkmakla meşgul.
Birgün gazetesi muhabirleri suç işledikleri için değil ‘yanlış gazetede’ gazetecilik yapmaya çalıştıkları için gözaltına alındı. İnsanların tercihlerinin ve düşüncelerinin ‘yanlış’ ve dolayısıyla ‘sakıncalı’ ve dolayısıyla ‘suç’ olduğu vehmiyle hareket eden bir iktidar ve tüm bağımsızlığını bir yana koyarak o iktidara tüm enstrümanlarıyla destek veren bir yargı. Yaşadığımız karabasanın özeti kısaca bu maalesef.
Bu Trump var ya. Küçümsemeyin. Ne olacak, bildiğimiz Amerikan kapitalizmi ve emperyalizmi; öncekilerden farklı ve daha kötü ne yapabilir ki… demeyin. Hitler’in 21.yüzyıl Amerikan modeli bu adam. İkisi de abus, menhus bir kavgacılıkla bize bakıyor. Nazizm dendiğinde, gözlerimiz illâ tıpatıp aynı olguları: SA ve SS’leri, Nordik-Aryan ırkçılığını, Yahudi düşmanlığını, soykırım ideolojisini, Varşova gettosunu, temerküz ve ölüm kamplarını, gaz odalarını aramasın. Gerçi hemen hepsinin karşılıkları (muadilleri) veya embryonik biçimleri şimdiden mevcut. Her faşizm kendi fideliğinden yükseliyor. Kendi çağı ve coğrafyasına, geleneklerine, kültür matrisine uygun nefretler, düşmanlar, söylem ve eylemler peydahlıyor.