GÜNÜN YAZILARI

Sahte alıntılar: “Ne fark eder” diyenlerden bir rica…

23. ölüm yıldönümünde sosyal medyada çoğunlukla şiirleriyle anıldı Can Yücel. Ama tuhaf bir şekilde, anılırken kullanılan şiirlerin önemli bir kısmı ona ait değildi. Üstelik, ona ait olamayacak kadar başka bir dünyanın şiirleriydi bunlar. Adeta bir “yaşam koçu” şipşaklığında, acilen hayatımızı düzenleyiverme iddiası taşıyan şiirler... Prof. Dr. Semih Çelenk de had safhada rahatsız olmuş bu durumdan ve “Can Yücel şiiri” diye ortalıkta dolaşan metinleri ayıklamaya başlamış. Neredeyse 10 yıldır bunu yapıyor. Bugüne kadar 50 tanesini ayıklamış.

Ya bir şarkı, ya bir dua…

Demeye dilim varmasa da, her yönüyle “ölüm, yas magazini”, “tek tip ölüm süslemeciliği”, “kederi koyulaştırma, yönlendirme makyajı”, hatta “ölüm asparagası” diye bir şey var. O alaylı, kaba zanaat, onun matbû dili ülkemizde de makbul. Kara günlerin “beyaz” yalanları… Ki boş yere, körü körüne canından olmasın, ölünce badem gözlü olan insan.

“Kavgaya hazır olmalısınız”

“... Bütün dünyaya hükmediyorlar. Yahudi demek sinema, edebiyat, medya, felsefe, sanat, banka, ticaret, gıda, teknoloji, sanayi demek. Bütün su başlarını onlar tutmuş. Yahudilerle kavga ettiğinizde bütün bunlarla kavgaya hazır olmalısınız…” Bu sözler, manyak ve habis bir komplo teorisyenine değil, geçenlerde ölen ve arkasından müthiş övgüler düzülen, müthiş gözyaşları dökülen Rasim Özdenören’e ait.

12 Mart işkencecisiyle karşılaşma

12 Mart 1971 askeri darbesi sırasında yargılanıp tutuklanan gazeteci Gülay Göktürk, 1979 yılında, Sultanahmet Adliyesi'nde avukat cübbesiyle gördüğü kişinin, kendisine işkence yapanlardan biri olduğunu saptadı. Kendisi gibi geçmişte işkence görmüş gazeteci arkadaşlarından ikisi de işkenceciyi teşhis etti. İşte o işkenceci, yani Necdet Küçüktaşkıner, 1997 yılında, Afyonkarahisar’da (döverek gazeteci öldürmek suçundan) yargılanan polislerin avukatı olarak karşımızdaydı.
- Advertisement -

Çağatay Anadol TSİP’i anlatıyor

Anadol, TSİP’in çok katmanlı hikayesini oldukça akıcı ve sade bir dille, bazen araya isabetli anekdotlar serpiştirerek, geçmişin can sıkıcı tartışmalarının ve anlamını yitirmiş hesaplaşmalarının girdabına kendini kaptırmadan okura aktarıyor. Bunu yaparken de, aradan geçen bunca yıldan sonra, söyleyeceği bir şey varsa, öğretmen edasına kapılmadan, bir siyaset emekçisi olarak gelecek nesillere iletmeyi tercih ediyor.

En Son Çıkanlar