Yol açtığı tahammülsüzlük, öfke, saldırganlık, şiddet, siyasi düşmanlık gibi belirtiler satıhta görülebilir olduğu ve öne çıktığı için, kutuplaşmanın kötülükleri bahsi açıldığında hep oralara odaklanıyoruz. Oysa kutuplaşma derinde, çok derinde, çok daha kalıcı problemler üretiyor. Kutuplaşma ahlak ve özsaygı erozyonuna, hatta zekâ durgunluğuna yol açıyor.
Türk hukuk tarihinin en büyük kazanımlarından ve reformlarından biri olan hak ihlallerine karşı bireysel başvuru hakkını gelecek nesillere etkili ve başarılı şekilde aktarmalıyız ve kararların objektif etkisini hayata geçirmeliyiz. Hak ihlali kararlarının objektif etkisine subjektif bakan kimse kalmasın. Bence zor değil.
Su krizi kapıda. İstanbul gibi şehirlerde risk giderek artıyor. İstanbulluları dahil etmeden bu kritik sürecin yönetilmesi imkânsız. Su ve atıksu yönetiminde yerel halkın söz sahibi olabilmesi için yönetimin katılımcı hale getirilmesi gerekiyor.
Kılıçdaroğlu’nun HDP ile daha rahat ilişki kurabilmesinin koşulları oluşuyor. Bu açıdan da Akşener’in eli zayıflıyor. Akşener, Kılıçdaroğlu’nu veto edebilir mi? Bu giderek zorlaşıyor. Bir “olmaz” cephesi kurmak, şu saatten sonra pek kolay görünmüyor.
İktidar seçmenleri bugün bir sorun görmüyor ama yarın olası bir CHP iktidarı için gönlü o kadar rahat değil. Kılıçdaroğlu’nun bu endişenin dozunu düşürmek için gayret etmesi, bir pozisyon ortaya koyması gayet doğal. Elbette, yıllar içinde katılaşmış buz tek bir hareketle çözülecek değil ama bir yerden de başlamak lazım. Ve zannımca Kılıçdaroğlu da yanlış bir yerden başlamadı ama buzları eritebilmesi için daha çok çaba sarf etmesi gerekiyor.