GÜNÜN YAZILARI

“Bana helal ama sana haram”

AK Parti yeri geldiğinde, HDP bir yana PKK ile bile görüşür. Lakin söz konusu muhalefet olunca durumlar değişir. PKK şöyle dursun, muhalefet, Meclis’in üçüncü büyük partisi olan HDP‘ye az buçuk yanaşmaya görsün, AK Parti kıyameti kopartır. Mamafih, konuları kendine yontma, kendi yapıp ettiklerini hep haklı ve başkalarını hep haksız bulma tavrı bir tek iktidarda yok. Muhalefet de aynı hastalıkla malul.

Kızılcık Şerbeti: Farklı hayatların karşılaşması…

Dünyaya farklı pencerelerden bakan iki ailenin çelişmelerle dolu yolculuğu, usta bir senaristin ve yönetmenin elinde, hayatımızın kırılma noktalarını önümüze seriyor. TV dizilerinin o kadar da meraklısı değilim. Ama bizim evde olsun, sokakta olsun diziler hayatımızın önemli bir parçası olmayı sürdürüyor. Kızılcık Şerbeti dizisinin tanıtım videoları ilgimi çekti. Toplumsal fay hatlarını içeren çelişmeleri gündeme getireceği belli oluyordu.

Adam kazandı mı: ABD ara seçimlerinde son durum ne?

8 Kasım Salı günü düzenlenen ABD ara seçimlerinde sonuçlar henüz kesin değil. Senato’da çoğunluğu hangi partinin sağladığı Aralık ayında belli olacak, Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler 1-2 vekil farkıyla çoğunluğu kazanabilir. Kesin olan tek bir sonuç var: Demokratlar kötü ekonomiye rağmen beklentileri aştı, Cumhuriyetçiler, Trump ve radikal Trumpçı adaylar (Öz vb.) nedeniyle kötü sonuç aldı. Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olabilmesi için öncelikle Florida’nın yeni ve genç muhafazakâr yıldızı Ron DeSantis’i aşması gerekecek.

‘İzmir Duvarı’ ve ‘beyaz göç’

“Laik-seküler hassasiyeti olan geniş kesimler, siyasal alandaki rekabetin ‘distopyan bir İslâmcılığı’ işaret etmesiyle, mikro-bireysel dünyalarına çekiliyordu. Bu çekilme süreci aynı zamanda siyasal İslâm ve taşra muhafazakârlığından nispeten korunan ‘steril ve pür’ mekânlarda yaşama arzularını da tetikliyordu. İzmir, ‘beyaz göç’ diye tabir edilen bu mekânsal yönelimin temerküz ettiği alanların başındaydı. Özellikle Urla, Çeşme, Seferihisar gibi denizle iç içe ilçeleri, kültür motivasyonlu seküler tabakaların yeni yaşam alanı olarak cazipti.”
- Advertisement -

“Derken eleştirmenler çıkageldi”

Latincede “intentio auctoris” denir. Yazarın niyeti. Karşısında bir de “intentio lectoris” vardır. Okuyucunun niyeti. Bu ikisi hiç birbirine uymayabilir. Bir şey üretir, sürersiniz kamusal alana. Sonuçlarını kontrol edemezsiniz. Artık sizin olmaktan çıkar; herkesin ortak malı haline gelir. İsteyen de söyler istediğini. Hele bu kutuplaşmış toplumda, neyin hangi seviyeyi yansıtacağı, ayrı bir mesele. Ama bunu, böyle olacağını, baştan kabullenmeniz gerekir.

En Son Çıkanlar