DEVA Partisi, 2020 yılında yayınladığı Göç Politikaları raporunda göçmenlerin “yetenek ve mesleki becerileri göz önünde bulundurularak ekonomik hayata sistematik olarak kazandırılması” gibi gerçekçi politikalar öne sürüyorken, geçen hafta yayınladığı Sığınmacı Sorunu raporunda geri dönüş politikalarından sınır dışı etme politikalarına kadar bir dizi pratiği savundu. 2019 yılında “Suriyeliler yük değildir” diyen Ali Babacan, raporu sunarken statüsü belirsiz bir duruma hapsedilen göçmenlere vatandaşlık verilmesine karşı çıktı.
Ülkemiz ile Rusya arasındaki tek benzerliğin rejimleri arasında olduğu, yönetim tarzlarının birbirine çok yakın olduğu, bundan dolayı da iki ülkenin zoraki bir şekilde birbirine yakınlaştığı söylenebilir. Her iki lideri de birbirine yakınlaştıran Batı’ya ve onun temsil ettiği demokratik hukuk kurumlarına husumettir. Ancak bu ortak husumet, eninde sonunda hiçbir alanda ortak menfaatleri olmadığını gizleyememektedir. Bu nedenle şimdiki halde Batı’da fazla bir telaş görülmüyor, Türkiye’nin saf değiştirebileceği endişesi hafiflemiş gibi duruyor.
Geçen haftanın en önemli haberlerinden biriydi: “Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Türkiye Ermeni toplumundan Berk Acar kaymakam olarak atandı.”
Peki bir Ermeni kaymakam atamak neden Cumhuriyet’in ancak 99. yılında mümkün olabildi?
Programın konuğun gittiği ve kritiğinin yapıldığı kısmında izleyicilerden biri “Ben buraya onun yalanlarını dinlemeye gelmedim ki. Ona sorularımız sorup orada kıvranmasını izlemeye geldim” dedi. İşte bu motivasyon tartışma zeminini sağlıksız bir hale getiriyor. Böylesi bir durumda insanların karşı karşıya gelmeleri toplumsal kutuplaşmayı azaltan bir etki yaratmıyor. İnsanların birbirlerini dinlemesi, anlama çabası içerisinde olması ve adım atması gerekirken kutuplaşma yeniden üretiliyor.
Anayasa değişikliği Tunus’a ne laiklik ne de teokrasi getiriyor. Aksine cumhuriyetin kuruluşundan beri var olan bir mirası daha da ayyuka çıkarıyor. Said’in yukarıda bahsi geçen miras eşitliği mevzunda olduğu gibi birçok mevzuya belki hukukçu kimliğinin de etkisiyle bir müçtehid gibi yaklaşması birçok açıdan Burgiba’yı hatırlatıyor.