Popülist-otoriter siyasetler duyguları istismar ederek büyüyorlar ve insanlığın önündeki sorunlara çare olma ihtimalleri yok. Fakat demokrasiler neden bu tür siyasi akımlar üretiyor? Popülist-otoriter liderler kitlelere neden cazip geliyor? Bu liderler insanların hangi duygusal-psikolojik ihtiyaçlarını karşılıyor? Demokrasiler, bu sorulara cevap vermeden, yükselen ve kendilerini açıkça tehdit eden otoriter devletleri-liderleri salt siyasi kararlılık ve sertlikle geriletemezler.
Meloni gibiler çıkıp, o korkulara, sağdan soldan bulduğu sosları ekleyip servis ediyorlar. Bizim hissemize de, kendisine bir siyasi kariyer inşa etmekten başka bir derdi olmayan kifayetsiz muhterislerin yazdığı hikâyelerden dünyanın istikametini tayin etmeye çalışmak filan gibi manasız işler düşüyor. Manasız, çünkü istikametin manası yok, yol bitti.
İttifak “bileşenleri”, HDP’nin Türkiyelileşme siyasetine hizmet etmiyor. Diyalog ve uzlaşma çabalarını öne çıkarmak yerine sert, yargılayıcı, kutuplaştırıcı, buyurgan ve intikamcı bir dile müracaat ediyorlar. İttifakın tanıtım toplantısında bileşen sözcülerinin yaptıkları konuşmalara bakınız; bu konuşmaların HDP hakkındaki kalıpların kırılmasına, HDP’nin bugüne kadar ünsiyet kuramadığı kesimlerle arasında köprüler kurulmasına ve HDP’nin Türkiyelileşmesine bir katkıda bulunduğu söylenebilir mi?
Tıpkı özgün olanın giderek dışlandığı sistem, resim dünyasını da etkisi altına aldı.” Komet, tablo ve kitaplarıyla sanat dünyasına yeni bir soluk getirmenin ötesinde, duruşuyla da çok özel ve çok yenilikçiydi. Geçen ay hastanede yatarken seruma bağlanmış halini gösteren bir fotoğrafını yollamıştı. Bir vedaymış, anlamadım. “Kometçiğim, bir an önce aramıza dönmeni bekliyoruz” diye yazmışım… Aramıza dönmedi bırakıp gitti.
Bir kadın çığlık çığlığa: “Bırakın kardeşimi, o çok hasta!..” Çığlığın yankısı bir ölüm feryadı gibi geliyor kulaklara… Mahsa… Ay yüzlü… Ne de merak ve coşkuyla gelmişti başşehre oysa. Gezip eğlenecek, ve belki dönerken sevdiklerine küçük küçük hediyeler götürecekti, hatıra olarak. Öyle bir hatıra bıraktı ki ardında, kitleler ayakta, yer gök: Yaşam, özgürlük; jîyan, azadî…