GÜNÜN YAZILARI

Muhalefetin kampanyası ve sınırları

İktidar, muhalefeti kendi belirlediği bir alana hapsetmek, hep suçlamaların gölgesi altında tutmak ve bu gölgelerle mücadeleye etmeye zorlamak ister. Muhalefetin yapabileceği en büyük yanlış, iktidarın bu oyununa gelmek olur. İktidarın ithamlarına sürekli cevap yetiştirmeye çalışmak muhalefetin enerjisini emer. Eğer muhalefet bu kısırdöngüye kapılırsa, geçmiş olsun!

Dünya dönüyor

Seçime üç hafta kaldı ve beklendiği gibi dışımızdaki dünyaya karşı zaten zayıf olan ilgimiz daha da azaldı. Fakat dünya yine de dönüyor ve kamu oyumuz ile medyamız başka meşgalelerden dolayı onlara pek odaklanamasa bile her yerde bizi doğrudan veya dolaylı bir şekilde etkileyen bir şeyler oluyor.

Nostaljik filmlerle seçim (2): “Bi daha” mı “Tövbeee!”

İktidarın “Manav Amca”lı reklâm filminin başındaki ve sonundaki müzikal “Bi daha, bi daha…” nakaratı, kulağıma Millet İttifakı’nın seçime uyarlanan “Sana söz yine baharlar gelecek”i seslendiren Levent Yüksel’in o ünlü “Bi daha” şarkısını bağırıyor. Fikrimce AK Parti’nin o filminin yapımcıları o şarkıyı duymamış. Yoksa şarkıdaki “Bi daha, bi daha” nakaratının “Tövbeee, tövbeee!”ye bağlandığını görüp, hemen vazgeçerlerdi.

Peki, laik muhaliflerin hepsi gerçekten rasyonaliteyi mi temsil ediyor?

Bu yazının esas sorusu şu: Evet, Erdoğan seçmeninin motivasyonu ağırlıklı olarak kimlik karşıtlığından besleniyor, güçlü bir duygusal bağlılığı ifade ediyor. Kötüye giden bunca şeye rağmen kulağını muhalefete açmayan, eli o tarafa gitmeyen bir sosyolojiyle karşı karşıyayız. Peki; bundan şikâyet eden, kızgınlık besleyen laik muhaliflerin hepsi gerçekten rasyonaliteyi mi temsil ediyorlar? Hakikaten kimlik duygularını aşabildikleri bir düşünce dünyasından mı konuşuyorlar?
- Advertisement -

Antakya’da bir bayram sabahı

6 Şubat 2023'te saat 04:17'de deprem oldu. Anlamam 60 saat sürdü: Antakya diye bildiğimiz kent artık yoktu. Akrabalarımın büyük çoğunluğu sağdı, ancak artık aile apartmanımız yoktu. Bayram namazına gittiğimiz Meydan Camii de yoktu minaresi de yoktu. Ekmek aldığımız fırın yoktu. Bayramlık almak için gezdiğimiz mağazaların bulunduğu Atatürk Caddesi yoktu. Arefe geceleri döner yemek için gittiğimiz Saray Caddesi yoktu. Çocukluğuma dair hatırladığım ne varsa, onların yaşandığı mahalleler, sokaklar, binalar, dükkanlar, evler ve odalar artık yoktu. Ama Antakya’da yaşadığımız o eşsiz bayram sabahları hatıralarımızda var olmaya devam edecek.

En Son Çıkanlar