Viktor Orban, Donald Trump ve Jair Bolsonaro. Otokrat eğilimli, dediğim dedikçi üç güçlü popülist lider. Üçünün de çocuklarıyla ilişkileri birbirinden farklı. Bazı çocuklar babalarının hatalarını gözlerine sokma cesareti gösterirken, bazıları sessiz kalmayı tercih edip inzivaya çekiliyor. Bazıları içinse babaları kadar mükemmel ve hatasız kimse yok, başkan babaya karşı sarf edilen her eleştiri ihanet.
Kişinin yalnızca sevdiği işi yapmaya odaklanması dikkatini sevdiği işi yapamayanların çalışma koşullarından uzaklaştırıyor. Hatta işlerini sevseler de sevmeseler de çalışmak zorunda olanlara karşı sorumluluklarını unutturuyor. Onlara karşı ne gibi bir sorumluluğumuz olabilir ki diye düşünüyorsanız çoktan yanlış yere düştünüz demektir. En azından şunu aklımıza getirelim: Sevdiği işi yapanların bu işi yapabilmesinin arkasında bir sürü sevdiği işi yapamayanlar var!
“İçinde türlü türlü amonyak ve fosforlu tuzlar bulunan, ışık, ısı, elektrik gibi şeylerin de mevcut olduğu küçük bir ılık su birikintisinde bir protein bileşiminin kimyasal olarak oluştuğunu ve daha da karmaşık değişimler geçirmeye hazır olduğunu tasavvur edebilirsek…”
Kılıçdaroğlu, CHP’nin kuruluş kodlarıyla halkın teveccühüne mazhar olamayacağını görüyor. Halka ters düşen yüzüyle partisinin demokratik bir siyasette iktidar koltuğuna oturamayacağını biliyor. Helalleşme söylemiyle, CHP’nin bu sert kabuğunu kırmaya çalışıyor. Şüphesiz, bu kolay olmayacak. Ama derinleştirildiği ve kapsayıcılığı artırıldığı ölçüde bu helalleşme ülkeye de CHP’ye de iyi gelecek.
Medyada sık yapılan yanlışlardan biridir. Birinin tam zıt pozisyonuna radikal bir biçimde dönmesine, fikirlerinin tam zıddını savunmasına “360 derece döndü” denir. Halbuki biri 360 derece döndükten sonra başlangıç pozisyonuna geri döner. İşte işadamı Ethem Sancak bunu başardı. Türkiye’nin yörüngesinde Batı’ya doğru 50 yıllık dönüşünü başarıyla tamamlayarak, ülkedeki neredeyse bütün siyasi pozisyonların yörüngesinden geçerek başladığı yere, yani Doğu’ya geri döndü.