GÜNÜN YAZILARI

İtalya’nın yeni başbakanı Giorgia Meloni: 19 yaşında bir Mussolini hayranının rüyası, merkez siyasetin kabusu

Bugün İtalya’da düzenlenen seçimlerde sandık çıkış anketlerine göre sağ milliyetçi İtalya’nın Kardeşleri birinci parti oldu, partinin lideri Giorgia Meloni ise İtalya’nın ilk kadın başbakanı olmaya hak kazandı. Giorgia Meloni, gençken Mussolini hayranı olan, polisin işkence yapmasını, göçmenlerin gemilerinin batırılmasını, boşanmanın ve kürtajın zorlaştırılmasını savunan milliyetçi bir sağ siyasetçi. Aynı zamanda obsesif bir Türkiye düşmanı. Meloni’nin gençlik kolları başkanlığından başbakanlığa uzanan hikayesi, hem koalisyon hükümetleriyle yıpranan İtalya’nın hem de merkez siyasetin gündelik sorunlara çözüm bulamamasıyla oluşan boşluğun nasıl radikal siyaset ile dolduğunun bir özeti.

Aile Whatsapp gruplarından İtalya’nın başına

İtalyan kara sularının göçmenlere tamamen kapatılmasını savunan Meloni’nin Afrikalılar da pek umurunda değil. Ama Türkiye sağıyla soluyla içinde Batı karşıtlığı, emperyalizm geçen her konuşmaya bayılıyor. Ayrıntılarla ilgilenmiyor. Ama günün sonunda Avrupa’nın en geri, en ırkçı, en aşırı sağcılarının hamasi konuşmaları Türkiye’de beğeni rekoru kırıyor. İslam’dan ve Müslümanlardan nefret eden bir İtalyan siyasetçi, hacı amcaların Whatsapp gruplarında dolaşabiliyor. Twitter hesabında bile Arapça Nun harfi var. Nasıranın Nunu bu IŞİD’in Hristiyanların evlerine koyduğu işaretti Nun harfi. Meloni de İslamcı terörizm tehlikesi unutulmasın diye hesabında tutuyor bu işareti.

Âşıklar Bayramı: Evlatlar da yarım kalır

Kemal Varol’un aynı adlı romanından Özcan Alper’in çektiği “Âşıklar Bayramı” filmi: “Babalar hep yarım kalır” ama babalar da evlatlarını yarım bırakır; bazen hayatlarıyla bazen ölümleriyle. Ya da Yusuf’un hikâyesinde olduğu gibi, hem hayatları hem de ölümleriyle…

Gorbaçov’dan Putin’e ve sonrası

Bilindiği üzere tarihi kişilerle ilgili değerlendirmeler zaman içinde değişebilmektedir. Bunu ülkemizde de görüyoruz. Belki de ülkeye uzun bir aradan sonra demokrasi denemesi yaşattığı için Gorbaçov’un savaş ve şiddet karşıtlığının halkı tarafından daha olumlu değerlendirildiği, buna karşılık ülkeyi askeri hezimet ve kargaşaya sürüklediği için Putin’in oturduğu tahttan indirilip lanetlendiği günleri de göreceğiz. Kesin olan bir şey varsa o da Gorbaçov’un 1990 yılında aldığı Nobel Barış Ödülünün Putin’e verilmeyeceğidir!
- Advertisement -

Ali Kemal Çınar: Diyarbakır’daki şehirlilerin “yakın plan” hikâyeleri

Orada o büyük mesele dururken de doğal olarak Kürt yönetmenler politik sorunlarla bağlanıp kalıyorlar. Ali Kemal Çınar, ama, bu meselenin hiçbir zaman “iç rahatlatıcı” hâle gelemeyeceğini düşündüğünden olsa gerek, onu bir kenara bırakıp kendi içine, insanın içine bakmayı, orada gördüklerini anlatmayı tercih ediyor. Bu minvalde “Kürt sineması” diye bir tanım yapılmasının sınırlayıcılığına dikkat çekiyor. Toplumsal olanın geniş kadraj mecburiyetini arka plana atıp, yakın plandan şehirli Kürtlere bakıyor. Bence ufuk açıcı bir bakış bu. Çünkü, biraz da klişe hâliyle, “politik kimlikler” kişisel olanı saklamakta birebir.

En Son Çıkanlar