GÜNÜN YAZILARI

Batı düşmanlığı – psikolojik eziklik

Tarihi unutmadan onun bize bıraktığı bazı yüklerden kurtulmak gerek. Ne gözü kapalı Batı hayranı olalım ne de sanki kan uyuşmazlığı varmış gibi Batı düşmanı. ”Kedi uzanamadığı ciğere pis dermiş” dedirtmeyelim.

Kaçırılan fırsatlar

Bu yazımda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday ülke ilan edildiği 1999 yılı ile üyelik müzakerelerine başladığı 2005 yılı arasında -ki bu dönem 2004 yılında Kıbrıs’ın AB üyeliğiyle eş zamanlıdır- geçen yıl kaybettiğimiz Dışişleri eski Bakanı İlter Türkmen’in bu konulara ayırdığı 140 kadar yazının ana fikirlerini, mümkün olduğu kadarıyla kendisini konuşturmak suretiyle özetlemeye çalışacağım. Ne yazıktır ki yüzlerce yazı ile ülkemizin o zamanlar en çok okunan gazetelerinin birinde bıkmadan usanmadan yaptığı uyarıları dinlemek iktidar ve muhalefet, sivil ve askeri bürokrasi dahil pek kimsenin işine gelmemişti.

Yeni nesil siyaset

Kılıçdaroğlu kapsayıcı, sakin ama kararlı lider tavrıyla, Erdoğan’ın hırçın, hakaretamiz, toplumu geren stilinden kendisini ayrıştırıyor. Birçok insan tarafından yakın zamana kadar karizma zafiyeti, otorite yoksunluğu gibi algılanan özellikleri; Erdoğan’ın kibri karşısında giderek yeni tip siyaset tarzı olarak takdir görmeye başlıyor. Gösterişten uzak, kişisel hayatında mütevazı ama hedeflerinde iddialı, güler yüzlü, birleştirici, sabırlı duruşun, haşmetli dekorlar önünde prompterdan döktürülen belagatten daha etkileyici olabildiğini tecrübe ediyoruz hep birlikte. Zayıf kalır sanıyordum, yanılmışım. İyi ki yanılmışım.

Utanmaz Adam

“Hiçbir şeyden utanmayacaksın. Asla… Mesela pahalılık, açlık yok der, işin içinden çıkarız. Rızkın paylaştırıldığına inanmayan kâfirdir vesselâm” diye gürlüyor Avnussalâh. Dinleyenlerden bir genç kalabalığın coşkulu alkışlarına ayağa fırlayarak katılıyor: “Hey gidi utanmaz mübarek adam, felsefen beni uyandırdı. Bütün çalıp çırptıkların da benden yana sana helâl olsun.”
- Advertisement -

Market alışverişi için Berlin’e mi gitsek, Londra’ya mı?

Enflasyonun vahametini istatistikler tam olarak anlatmıyor. Bir noktadan sonra sanki bu rakamlarda anlatılan biz değilmişiz gibi bir yabancılaşma hissi oluşuyor. Rakamlar ile günlük hayat arasındaki makası kapatmak için Avrupa’daki dört ülkede yaşayan dört arkadaşımdan yardım istedim. Almanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere’de yaşayan dört arkadaşım yaptıkları son market alışverişlerinden birinin fişini gönderdi. Sonuç bundan şüphelenen benim için bile inanılmaz oldu.

En Son Çıkanlar