Bu seçimde toplum bir beş yıl daha Erdoğan tarafından ve bu sistemle yönetilmek isteyip istemediğine karar verecek. Muhalefet ne kadar hazırlık yaparsa yapsın, hangi adayla ya da adaylarla karşısına çıkarsa çıksın bu seçimin bir referandum olduğu gerçeğini değiştiremeyecek. Bu seçim Erdoğan ile tamam mı devamı mı seçimi olacak. Yerine kimin geçeceği tali bir mesele olarak kalacak. (...) Erdoğan kaybederse onunla birlikte bir sosyal sınıfın, fikrin de kaybedeceğini ve kimsenin bunun vebaline ortak olmaması gerektiğini anlatacaklar. Bu argümana karşı muhalefetin elindeki en değerli panzehir ise aday değil, masa olacak. Masa ve ittifakın varlığı bu seçimi bir sosyal sınıfın, fikrin iktidardan tasfiyesine karar verilecek bir referandum olmaktan kurtarabilir.
Yukarıdaki yüzleri herkes tanıyor artık. Solda Hakim Ziyech, hücuma dönük orta sağa ve kanat oyuncusu, 2021’de Chelsea formasıyla. Ortada Eşref Hakimi. PSG’nin (Paris Saint-Germain) ve Fas millî takımının vazgeçilmez savunmacısı. Dünyanın en iyi sağ beklerinden sayılıyor. Bu resim henüz Real Madrid’deyken, 2017-2018 Şampiyonlar Ligi’ni kazandıklarında çekilmiş. En sağda ise PSG’den takım arkadaşı, Fransız millî takımının yıldızı Kylian Mbappé. Chelsea, PSG, Real Madrid… dünyanın en seçkin, en ünlü, en pahalı kulüplerinden. Şimdi soru: Emperyalizm ile anti-emperyalizm arasındaki çizgi nereden geçiyor? Kim “millî ve yerli,” kim değil? Doğu ve Batı, bu tabloda nerede?
Ülkemizin dış politikasının temel ögelerinde 2022 yılı sırasında kayda değer bir değişiklik meydana geldiği söylenemez. Çeşitli virajlara rağmen Batı karşıtı eylemler kendini göstermeye devam etmiş, özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaştan sonra iktidarın anlaşılmaz bir şevkle Putin’i her daim savunan bölgedeki tek ülke konumuna girmesi zaten ona karşı güvensizliği iyice arttırmıştır.
2022, Ukrayna’nın işgaliyle, İranlı gençlerin idam edilmesiyle, Orban’ın zaferiyle, Taliban’ın yasaklarıyla, Marcos ve Netanyahu’nun geri dönmesiyle üzüldüğümüz, İngiltere’nin bitmeyen başbakanlık yarışıyla yorulduğumuz bir sene oldu. Fakat, her şeye rağmen İranlı kadınların mücadelesi bitmedi, Çin’de, Rusya’da dahi sokağa çıkma cesaretini gösteren muhaliflerin umudu tükenmedi, Bolsonaro yenilgiyi kabul etti, Trump efsanesi bitti, yolsuzluk yapanlar mahkeme önünde hesap verdi, Ukrayna ordusunun direnişi kırılamadı, Kyiv düşmedi. 2022 Demokrasi Almanağı’na bakınca içimden ilk geçen his “Eh işte” duygusu. Bu ifade benim için değişimin başlangıcını, 2023'ün daha da güzel olacağına dair umutları temsil ediyor. Umarım yanılmam.
Film artık bir cinayet filmi değildir sadece. Aynı zamanda, hem de daha büyük ölçüde, bir tutku filmi hâlini almıştır. İçiçe geçmiş çok sayıda hikâye artık hem cinayet hem de tutkulu bir ilişki hakkında fikirler vermektedir. Bu arada “tutku” deyince aklınıza Batı filmlerinin cinsellik hakkındaki düz ve kaba takıntısı gelmesin. Bu “tutku” gayet Doğulu, gayet incelikli bir takıntıya sebep oluyor.