Galiba Ortadoğu’nun en “dil yoksulu” halkı Türklerdir. Osmanlı döneminde, ortalama bir Osmanlı vatandaşı en az üç lisan konuşurdu. İttihatçı ve Kemalist politikalar Modern Türkiye’yi dilsel farklılık ve zenginlik açısından çorak bir ülkeye dönüştürdü. Doğrusu Arap ülkelerinin baskıcı rejimleri de “ötekileştirme” politikaları açısından Kemalistleri taklit etmeye çalıştılar, ama onlar kadar başarılı olamadılar. Tüm dezavantajlarına rağmen, şu anda Ortadoğu’nun en “dil zengini” halkı Kürtlerdir; ortalama bir Kürt en az iki lisan konuşur.
Uğultulu bir ayı geride bıraktık. Önce deprem geldi. İdrakimizi aşan acılara yol açtı. Geride, henüz kaldırılmamış, kaldırılması ve telâfisinin maliyeti ölçülemeyen, dolayısıyla kimin, ne zaman kaldıracağı yaklaşan seçimde başlı başına bir faktör haline gelen (ama bu boyutu belki henüz farkedilmeyen) muazzam bir enkaz bıraktı. Üzerine Akşener krizi bindi. Patladı ve aşıldı. Çözümü, Türkiye’de pek alışık olmadığımız bir anlayış ve üslûpla gerçekleşti. 14 Mayıs’ın kaderi galiba hakikaten 7 Mart’ta belirlendi. Bunun da siyaset sahnesinde nasıl bir dönüm noktası demek olduğunu, herhalde ancak zamanla anlayacağız.
Stalin’in son gecesi… Güvenlik protokolü uyarınca çağrılmadan içeri girmeleri kesinlikle yasak olan Nöbetçiler Sibirya’ya sürülmek korkusu yaşamayıp kahvaltı saatinde yanına girseydi; “Yoldaş”ları Beria, Malenkov ve Kruşçev doktor nefretini bildikleri Stalin’den korkmayıp zamanında doktor çağırsaydı ölümden kurtulur muydu Stalin? Belki. Şu kadarı kesin: Diktatör olmanın pek çok faydası var kuşkusuz, ama sona gelindiğinde pek çok zararı da olabiliyor.
Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun birbirinden farklı 7 cumhurbaşkanı yardımcısı adayı var. Başkanlık sisteminin ilk örneği olan ABD’de başkan yardımcıları hem seçim kampanyaları hem de ülke yönetimi açısından önemli, fakat kendine özgü başkanlık sistemiyle Türkiye için cumhurbaşkanlığı yardımcılığı kurumu yeni bir kavram. Başkanlık sisteminde seçimden önce başkan yardımcılarının açıklanmasının seçimler üzerindeki etkisini anlamak içinse yıllardır bu sistemin uygulandığı ABD’ye bakmak fikir verebilir.
Felaketlerin, krizlerin temelinde şehirlerin, mekânların eşyalar gibi tasarlanabileceğini hayal eden, işaretsizleştirici yönetim pratikleri var. Erkmerkezci yöntemlerle afetlere karşı dirençli olmak mümkün değil. Bu yüzden afetten sonra ortaya çıkan “bu bir milat, değişiyoruz ve her şeyi değiştiriyoruz” söylemleri pek inandırıcı olmuyor.