GÜNÜN YAZILARI

Televizyon dramaları ve devletleşen aile

Her ne kadar aile kültürel olarak babanın mülkü kabul edilse de adalet, güvenlik, zor kullanma yetkisi gibi konular, -beli bir ölçüde de olsa- bireylerin sorumluluğunda değil, devlete delege edilmiş alanlar olarak kabul görmüştü, önceki anlatıda. Babanın iktidarı mutlak değil, devlet tarafından sınırlanmış, çerçevelenmiş bir iktidardı. Son on yılda üretilen televizyon dramalarında devletin gücünü ve yetkilerini kullanan bir koruyucu baba-aile modeli izliyoruz.

Bir gece ansızın gidebilirsiniz!

Yunanistan Başbakanı Mitsotakis “Dayılık yok” demiş. Niye yokmuş, anlayamadım. Bazı devlet adamlarında dayılıktan başka bir şey yok ki! Dolayısıyla, benim derdim başka; dış değil, iç politikayla ilgili. “Bir gece ansızın gelebiliriz” tehdidi sadece Türkiye’nin zavallı komşuları için değil, bizzat Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için de anlamlı. Ve 1923’ten beri hep anlamlı olmuş.

O fotoğrafa nasıl girdik?

Türkiye, Şangay İşbirliği Örgütü’ne diyalog partneri olduğu 2013 yılından bugüne kadarki hiçbir zirveye başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyinde katılmadı. Aslında Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı’nın görünen programında bu zirveye katılmak yoktu. Ta ki 5 Ağustos gününe kadar. Peki ne oldu da Cumhurbaşkanı, 2022 yılında birden Özbekistan’daki zirveye katılmaya karar verdi? Türkiye’nin motivasyonu neydi?

Batı’nın iki yüzü, eleştirenin tek yüzü

Putin ile yakınlığı nedeniyle Rus asıllı soprano Anna Netrebko’nun, konserleri iptal edildi, sözleşmeleri feshedildi. Rusya’da ise “işgal” kelimesini kullanan siyasetçiler, gazeteciler hapse atıldı, gazetelerin yayın lisansı iptal edildi. Anna Netrebko, iptale karşı gazetelere demeç verdi, konser vermeye devam etti, New York mahkemelerinde 300.000 dolarlık tazminat davası açtı. Rusya’nın iptal ettiği muhaliflerin seslerini duyurabilecekleri bir mecraları, kendilerini savunabilecekleri bağımsız yargı kurumları yoktu. Çünkü iki yüzlü Batı laubali bir iptal kültürü zehriyle hukuk devleti panzehrini bünyesinde taşırken, Rusya’nın tek bir yüzü vardı: Temyizsiz iptal.
- Advertisement -

Fosforlu’nun Suat Derviş’i…

1901 yılında, bir profesör baba ve Saraylı bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Suat Derviş, kitapları dünya dillerine çevrilen sayılı yazarlarımızdan birisiydi. Gazetelerde seri röportajları yayınlanıyordu. En ünlü olduğu dönemde TKP liderlerinden Reşat Fuat’a aşık olunca hapishaneler, kaçak yaşamlar, açlık noktasına varan yoksulluklar içinde geçen bir hayatla yüz yüze geldi. Gerisini kendisi şöyle anlatır: “Bütün çektiklerime rağmen, dünyadaki kadınların en mutlularından biriyim. Reşat Fuat’ın karısıyım."

En Son Çıkanlar