Yeni İttihatçılık (aynen ‘eski’ İttihatçılık gibi) gerçek dışı ve arkaik bir hikâyeyi geleceğe matuf ‘gerçekçi bir kızıl elma’ olarak sunuyor. Bu palavraya inandığı ölçüde ve bu inancını sebatla, güçlü bir iradeyle vurguladığı takdirde toplumun da aynı palavranın peşinden gidebileceğini, iktidara destek vereceğini hayal ediyor. Bunun yaratacağı özel psikolojinin cazibesini atlamayalım… Hasreti çekilen bir duygu denizine atlamak gibi... Kişi ve toplumu gerçeklerden kopartan, hayal aleminde gezdiren ama aynı zamanda ‘iyi’ hissettiren bir zihinsel trans hali…
Eski Genelkurmay Başkanı ve NATO eski Askeri Komite Komutanı Petr Pavel, geçen hafta yüzde 58 oyla Çekya’nın yeni cumhurbaşkanı seçildi. Babası Josef Pavel, 1989’da Çekslovakya’daki komünist rejim yıkılana kadar NATO askerleri hakkında istihbarat toplayan bir askeri casustu, Petr Pavel de eski bir Komünist Parti üyesi. Çekya’nın yeni Cumhurbaşkanı Pavel’in Komünist Parti üyeliğinden Çekya’nın Cumhurbaşkanlığına uzanan hikayesi, 1948 komünist darbesinin, 1968 Prag Baharı’nın, Kadife Devrim’in, efsane siyasetçi Vaclav Havel’in, Türkiye’ye sürgüne yollanan demokrat sosyalist Alexander Dubcek’in, kısaca Çekya’nın demokratikleşmesinin de hikâyesiydi.
Aşağıda fotoğrafını göreceğiniz el ilanı yirminci yüzyılın başlarında Selanik sokaklarında dağıtılmış bir miting duyurusu. Bildiri beş dilde yazılmış: Türkçe, Fransızca, Rumca, Bulgarca ve İbranice! Demek ki, emekçilerin beş dilde ‘Geçinemiyoruz’ demesi bu topraklarda hem mümkünmüş hem de zaten bir zamanlar yapılıyormuş.
Yönetmenliğini Mahsun Kırmızıgül’ün yaptığı Prestij Meselesi filmi “Kasetçiler Kralı”nın hayatını, zaaflarını, açmazlarını ve başarısını anlatıyor. Yeni kuşaklar için “Gazinocular Kralı”nı veya “Unkapanı Kasetçiler Çarşısı”nı anlamak belki zor olabilir. “Televizyona çıkmak” da geride kaldı. Günümüzün şöhret skalası “Kaç takipçin var” üzerinden belirleniyor.
Anayasa hukukçusu Kemal Gözler, 23 Aralık 2020’de kaleme aldığı bir makalede Türkiye’de artık anayasa diye bir şeyin kalmadığını yazmıştı. Gözler, Anayasayı bitiren şeyi kuvvetler ayrılığının yokluğuna; kuvvetler ayrılığının yokluğunu da “kuvvetli adamlar”ın yokluğuna bağlamıştı o yazısında. Kemal Gözler tam bir ay sonra, 23 Ocak 2021’de bu defa “Elveda Anayasa Mahkemesi” diye yazdı. Yazısının tam başlığıyla: “Elveda Anayasa Mahkemesi; İrfan Fidan Olayı.”