GÜNÜN YAZILARI

Cesaret, biraz daha cesaret!

Kılıçdaroğlu’nun, partisinin geleneksel duruşundan vazgeçtiğine ve CHP’yi yeni bir çizgiye çekmek niyetine sahip olduğuna işaret eden “helalleşme” ziyareti, kıymetli ve önemli. Bu ziyaretle uç veren siyaset desteklenmeli, ancak bunun yeterli olmadığı da sürekli hatırlatılmalı. Zira CHP, eğer bölgede bir ağırlık merkezi olmak istiyorsa, bunun yolu, daha programlı, daha somut ve daha cesur bir siyasetten geçiyor.

Sosyalizm 101

Serbestiyet’te Halil Berktay benim ve Oral Çalışlar‘ın sosyalizm tanımlarımızı eleştirdi, “‘herkes kabul eder ki sosyalizm özünde şöyle bir inançtır’ tarzı olumlamalarına katılmadığımı; çok sübjektif, çok iyimser, çok idealist bulduğumu belirtmeliyim” diye yazdı. Tereddüt ettim. Bu dipnotu cevaplayan bir şeyler kaleme alırsam Halil sosyalizmin niye geçersiz olduğunu anlatan çok uzun bir yazı dizisi yazar, onu vahim bir hata yapmaya provoke etmiş olurum, kendimi suçlu hissederim, diye düşündüm.

Avrasyacılığın işgal karşısındaki hali…

Rusya’yı değişik gerekçelerle haklı bulan, müdahalesini bin dereden su getirerek “makul” diye yorumlayan bazı askeri yorumcular işte bu otoriter ve müdahaleci kültürün tipik temsilcileridir. Tabii işin ilginç belki de komik olan yanı her belanın arkasında Batı parmağı arayan solcumuz sağcımız, siyasi bakımdan başı derde girdiğinde ya da ülkeyi terk etmek zorunda kaldığında Çin’i, Rusya’yı ya da İran veya Suudi Arabistan’ı tercih etmiyor. Kapağı bir an önce Avrupa’ya atmak için çareler arıyor.

Önüm arkam sağım solum komplo!

Komplo teorileri, içinden çıkılamayan problemlere cevap teşkil edecek bir maymuncuk işlevi görüyor. Ekonomi krize girer, çünkü Amerika ‘operasyon çekiyor’dur. Müslüman toplumlar geri kalır, çünkü dünyayı beş Yahudi aile yönetiyordur. Muhalefet bir türlü iktidar yüzü göremez, çünkü AK Parti’nin arkasında ABD vardır. Fakirlikten yakamızı sıyıramayız, çünkü dış güçler petrol kuyularımızı kapatmıştır, vs.
- Advertisement -

Gerçek ve propaganda

Putin’in ağzından dökülen ve artık hepimizin bildiği “20. Yüzyılın en büyük felaketi Sovyetler Birliği’nin dağılmasıdır” cümlesi, süper güç olmanın “tadına varan”, Batı-Doğu ikilemi üzerine inşa edilmiş bu kimliğin, hangi iştah ve hınçlarla kuşatılmış olduğunu anlatıyor. Bu tarihin kışkırttığı Rus milliyetçiliğinin despotik bir rejimin elinde tüm dünya için nasıl kural tanımaz bir güvenlik tehdidine dönüşebildiğini izliyoruz.

En Son Çıkanlar