Bu denli geniş bir siyasal yelpazenin Türkiye’nin geleceği için mutabakat araması siyasal tarihimizde az rastlanır bir durum. Muhalefetin serinkanlı ve kararlı bir şekilde tek adam yönetimiyle parti devletine son verme hedefine kitlenmesi ve iktidarın oltalarına gelmemesi, son dönemin en önemli gelişmesi.
Bizim ailede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı yerleri ilk görmeyi, mümkünse açılışlarına katılmayı kendine görev edinen bir grup var. Nitekim Çamlıca Kulesi ilk açıldığında görevleri gereği hemen çıkıp etrafın fotoğraflarını çektiler, aileye, yakınlara gönderip hava attılar. Yandaş basının her gün yenilediği kriterlere baktığımda onların da casus olabileceğini düşünüyorum. İsrailli casus çift nasıl İstanbul’u çok sevdiklerini bir kamuflaj unsuru olarak kullandılarsa, bizimkiler de “Reis’i çok sevme”yi perde olarak kullanıyor olabilirler.
İslam inancında kul hakkı, Allah’ın huzurunda hesabı sorulacak ve affedilmesi, hakkı geçenin hakkını helal etmesine bağlı günahlardan sayılmıştır. Ancak bu helalleşmenin ahirete bırakılmadan dünyada gerçekleşmesi, taraflar arasında af yolunun tutulması ayet ve hadislerde teşvik edilmiştir. Yani daha güncel tabirle “Bu konuda nas ortada, sana bana ne oluyor!” bile denebilir.
Avukat Arzu rolünde Gökçe Bahadır’la şarkıcı Melisa rolündeki Sinem Uslu’nun erkek şiddetine karşı dayanışması sahnesi, sanatla insan hakları arasındaki bağı gözler önüne seriyor. Dizilerimizin sanılanın ötesinde, toplumsal meseleleri de gündeme getirmede ustalaştıklarını gösteriyor.
Türkiye’nin normalleşmesi için CHP’nin normalleşmesi şart; bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun açtığı bu kapı zorlanmalıdır. Bir vakitler AK Parti’ye yapıldığı gibi özcü bir tavırla CHP’nin asla ve kat’a değişmeyeceğini ileri sürmek, Kılıçdaroğlu’nu bir samimiyet testine tâbi tutmak veya bu kıymetli adımı itibarsızlaştırmak, yanlış olacaktır.