GÜNÜN YAZILARI

Maksat üzüm yemek değil, liberal dövmek olunca…

"Kavala komplolarla gayya kuyusuna atıldı ve beş yıldır da oradan çıkamıyor. Şimdi de bu gayya kuyusuna ilk kazmayı vurmuş olanlar, sıradan bir toplantıdan darbe toplantısı, Barkey’den CIA ajanı çıkaranlar hiç bundan mahcubiyet duymadan suçu başkalarına atmaya çalışıyor. Ulusalcılar ve iktidar destekçisi isimler altı yıl önce olduğu gibi yine paslaşıyor. Bu deli saçması komplo teorisinin ortasında Aslı Aydıntaşbaş’ın “Hayır, Karaköy Lokantası’nda Henri Barkey ile ben yemek yedim” demesinin Kavala’ya bir faydası olmazdı, en fazla Aydıntaşbaş’ın da başı ağrıtılırdı. Ama galiba bu haberlerin motivasyonu da buydu. Bir liberali daha günah keçicisi ilan etmenin verdiği büyük haz."

Geleceğin yasını tutmayı başarabilecek miyiz?

Felaketlerin gerçeklikle temas etme anları olduğu söylenebilir. Sanki bir yarık açıldı ve gerçeklik (bir an için de olsa) karşımızda belirdi. Bu muazzam bir toplumsal seferberliğe yol açtı. 17 Ağustos felaketi tıpkı bir flaş ışığı gibi gerçeklikle karşılaşılmasını sağladı. Felaketin yaşandığı gecenin sabahı siviller, acil kurtarma, yardımlaşma çalışmaları dışında koordinasyon gibi kamunun yapması gereken işlevleri de üstlenmek zorunda kalmışlardı. Fakat birinci haftanın sonunda devlet ‘bildiğini’ yapmaya başladı.

İktidarın festivallerle zoru ne!

Türkiye, festival ve şenliklerin çok acemisi değil. Girişten başlayarak, yetkililerce sağlanan bir dizi güvenlik tedbiri ve davetlilere dönük net tanımlı kurallar var. Yasalarca belirlenmiş, bütün tarafları bağlayan hususların bulunduğunu da biliyoruz. Bu koşullarda, ortada inandırıcı bir neden yokken festival, şenlik ve konserlerin art arda yasaklanması, “Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyeceğiz” sözünün mazide kaldığını gösteriyor.

Suriye ile yeni bir başlangıç…

Bir başka ülkenin topraklarında asker bulundurmak, bunu uzun süre sürdürebilmek, kolay değil. Suriye’deki Esad yönetimiyle çok çeşitli sorunlar bulunuyor. Üstelik bölgenin etkili ülkelerinden İran, Suriye rejimini etkiliyor. Her seferinde açık ya da dolaylı yollarla siyasete müdahalelerde bulunuyor.
- Advertisement -

‘Leş’ analizler (3): Levent Göktaş ‘FETÖ tetikçisi’yse devlet içinde bu devirde onu kim, neden, nasıl koruyor?

Necip Hablemitoğlu’nu Gülen cemaatinin 2002’de Özel Kuvvetler’deki üç subayı tetikçi gibi kullanarak öldürttüğü ısrarını sürdüren analiz sahiplerinin cevap veremedikleri bir soru daha var: Hepsi, Levent Göktaş’ın “yakalanamadığından” değil, “yakalanmadığından” söz ediyor ve devlet içindeki güçlü koruma ağına işaret ediyor. Peki, Levent Göktaş ‘FETÖ’nün tetikçisiyse devlet içinde bu devirde onu kim, neden, nasıl koruyor? Göktaş yakalandığında Hablemitoğlu’nun ‘FETÖ cinayeti’ olduğu ispatlanacaksa, nasıl oluyor da kaçması için yol açılıyor ve neden korunuyor?

En Son Çıkanlar