Batılı ülkelerin polisiye roman tarihi, Tarih Dalı olmayı hak eden bir kürsü neredeyse… Soy ağacını çıkarsan ormanda kaybolur. Lâkin bizde öyle bir tarihten söz etmek pek mümkün değil. “Osmanlı’da resim-heykel neyse o” demek geliyor içimden. Yeşilçam’ın devleti üzmeyen filmlerinde bile polis, her şey olup bittikten sonra filmin sonuna koca şapkasını tutarak, koşturarak ucu ucuna yetişen bir figür. Küçük ama seyircinin alkışıyla dev işlevi finalde “Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar” temennisiyle özetleniyor.
Şaşkınlıkla şahit oluyoruz ki Türkiye’de suçların failleri konjonktüre göre değişiyor. Bir dönem bütün karanlık işlerin faili olarak Ergenekon örgütü gösterilirken yakın zamana kadar Gülen Cemaati gösteriliyordu. Bundan sonraki aday ise SADAT olacağa benziyor. Maddi gerçekliğe ulaşmak yerine günün “olağan şüphelisi”nin bütün karanlık işlerin sorumlusu olarak görülmesi yoluna gidiliyor ve çoğu zaman da pek çok insan bu peşin yargılamanın mağduru oluyor.
Dün İsveç’in Sosyal Demokrat Partili Bakanı Linde, İsveç’in PKK'yı 1984'te Türkiye’den sonra "terör örgütü" listesine alan ilk Avrupa ülkesi olduğunu, kararın eski başbakan Olaf Palme döneminde alındığını, 2003'te öldürülen eski dışişleri bakanı Anna Lindh iş başındayken de 2002’de AB’nin aynı kararı aldığını hatırlattı. Belki İsveç Dışişleri Bakanı daha sonra da 1999’dan bu yana İsveç’in Türkiye’nin AB sürecine verdiği açık desteği de hatırlatır. Linde, YPG’nin kadın komutanlarıyla fotoğrafları yüzünden suçlanıyor ama onun o fotoğrafları çektirmesinden birkaç yıl önce PYD’nin lideri Salih Müslim de Ankara’da ağırlanıyordu.
Misak-ı millî sınırlarının bir adım içindeyken üzerinde durduğum toprağı çok sevip iki adım attıktan sonra Bulgaristan, Gürcistan veya İran toprağını daha az sevmeyi makul bulmuyorum. Tevfik Fikret’in sözleriyle, “Vatanım ruy-i zemin, milletim nev'i beşer…” Tanıştığımızda bazılarını sevebilir, bazılarını sevmeyebilirim, ama bütün insanlar benim vatandaşımdır. Gördüğümde bazı yerleri güzel bulabilir, bazılarını bulmayabilirim, ama dünyanın bütün toprakları benim vatanımdır.
Bir sürpriz sayılır mı bilmem ama bazı sosyalistler de Ukrayna’yı işgal eden Putin’i kınamak yerine NATO’yu olayların sorumlusu olarak ilan etti. Bir kısmı açıktan Putin’i destekledi. Egemen bir ülke olan Ukrayna, NATO’ya, Avrupa Birliği’ne üye olmak ya da olmamak hakkına sahip mi değil mi? Rusya’nın işgalini meşru görenler NATO bahanesine sarıldılar.