Ünlü filozof Spinoza’yı aforoz eden Amsterdam Sefarad Cemaati, Spinoza uzmanı filozof Melamed’in cemaat binalarını ziyaret etme ve film çekme isteklerini reddetti. Bununla da kalmayıp Melamed’i persona non grata ilan ettiler. Aslında 2021’deki karar, 1656’da 23 yaşında aforoz edilen Spinoza’nın aforozunu resmileştiren herem belgesine uygun: “Kimse onunla yazılı veya sözlü yoldan iletişim kurmayacak, ona herhangi bir iyilik sağlamayacak, aynı çatı altında bulunmayacak ve onun tarafından yazılan ya da hazırlanan hiçbir eseri okumayacaktır.”
“Aileye Mahsustur” tabelaları, diskoteklerde “Damsız Girilmez”e dönüşüyor. Zira ailenin muhtevasında bir kadının olması şart. Lâkin ailenin inşası/binası öyle bir “dam”la olmuyor. Aile deyince, “dam”ına filan değil önce her kavram gibi neyin üzerinde durduğuna bakmak lâzım. Ki medenî tarihimizin ve onun izdivaçla vücut bulan “medenî hâl” manifestosunun hatırlattığı gibi “Erkek evin, ailenin direği”...
Sabah erkenden işe gidenlerin favori kahvaltısı olan simit, artık ortak alınıp yarım yenecek bir ürün haline geldi. Simit, ülkenin ortak yiyeceği olmasının ötesinde memleket duygusunu da yaşatır insana. Her TC vatandaşı kendi şehrinde çıkan simidin simitlerin en iyisi olduğunu iddia eder. Simidin en güzelini -eğer gurbetteysen- doğup büyüdüğün şehirdeki fırıncılar yapar. Simit üzerinden yürüyen ‘şehir fetişizminin’ sonu hiçbir zaman gelmez.
1989’da ANAP’lı, 2004’te DYP il başkanı adayı, 2007’de MHP’den vekil adayı, 2009’da Ergenekon Partisi kurucusu, 2011’de bağımsız vekil adayı, 2015’te MHP’den Aydın vekil aday adayı, 2018’de İyi Parti’den İzmir vekil adayı, 2018’de AK Parti’den belediye başkan adayı, 2019’da DP’den İzmir Büyükşehir Belediye başkanı adayı… Adaylık performansı böyle; hiçbiri tamamına erememiş. Fakat Avukat Tarcan Ülük insanları savcılıklara şikâyette çok başarılı. Son vukuatı Orhan Pamuk.
“İyi hükümet, kuvvetini sevk ve idare ettiği insanların haklarına ve insan benliğinin yüksek şerefine saygı ve riayetten alır… Kötü hükümetler ise kuvvetlerini ve iktidar mevkiinde kalma imkanını cebir ve tahakkümde bulur, bu şekilde ağır baskı altında tuttukları insanları kah korkutup sindirir kah bayağı menfaatler temin etmek sureti ile insanlarda seciye ve ahlak düşkünlüğü yaşatır.”