Devletin küçültülmesi için uğraşıp duran liberaller meğer bu mücadeleyi ‘fazlasıyla’ kazanmışlar… Devlet ortadan kalkmış… Şu an muhatap olduğumuz rejim için ‘ortada devlet yok’ diyebilen bir yaklaşımın hasbelkader iktidara gelmesi durumunda devlet tarafından nasıl ‘parmağında oynatılacağını’ hayal edebiliriz.
Kuntz’un gözyaşları, Türk Milli takımının başında bulunduğu bir aylık süreçte ne büyük bir baskı altına alındığının da göstergesi… Ve İspanya: Bu takıma bakınca, yine ve yeniden “gençleşmek ve yeniden yapılanmak suretiyle futbola uzun bir süreliğine damga basmaya hazır” bir İspanya görüyoruz. İspanya böyle: Önemli başarılardan sonra girilen durgunluk dönemi-yeniden yapılanma ve gençleşme-yeni bir başarı dönemi…
Yeni bir Türkiye’ye girmesi yasaklananlar listesi hazırlanmış. İddiaya göre KKTC’de cumhurbaşkanlığı yapan Mustafa Akıncı da listeye girmiş. Şaşırmam. Eski Cumhurbaşkanları Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı seçilmeden önce Lefkoşa Büyükelçiliğimize giremezlerdi! Eskiden daha yaygındı. Çünkü bugün bu tür listeler yapılsa dünyanın büyük kısmını listeye sokmak gerekir. Anlaşılan gücümüz Kıbrıslı Türklere yetiyor.
Ne olursa olsun, Biden’ın ağır ifadelerinin kodlarını ve bundan sonra nelerin olabileceğini anlamaya çalışıp her şeyi iyi ölçüp tartmak zorundayız. Süper devletlerle siyaset yapmak, onlarla bazı alanlarda kafa kafaya gelmek konusunda son yıllarda epeyce deneyim edindiğimiz bir gerçek.
MetroPoll’ün Eylül araştırması ana konu olarak “endişeli muhafazakârları” ele alıyor. Araştırma, AK Parti’nin seçimi kaybetmesi halinde muhafazakârların ve dindarların bu iktidar döneminde elde ettiklerini kaybedecekleri söyleminin, toplumda ciddi bir karşılık gördüğünü kayda geçiriyor. Genel olarak, iktidar bloku seçmenlerinin üçte birinde ve kararsızların ise dörtte birinde bir endişe ve korku halinin olduğunu gösteriyor.