GÜNÜN YAZILARI

Ahmet Arif’in hasreti

Gelen gideni de yoktur. Bir gün askerlerden biri ona yeşil soğan getirir. Ziyaretçilerden birinden kalmıştır, asker de ziyan olmasın diye onu Arif’e vermişti. Yeşil soğanı görünce baharın geldiğini anlar. Efsanevi “Görüşmecim yeşil soğan göndermiş ve dağlarına bahar gelmiş memleketimin” dizeleri, o günün hatırasıdır.

Bildik emperyalizmin ana vasıtası

Türkiye’ye “tekerlekli itibar” Amerikan arabalarıyla gelmiştir. Bugün de seyreylediğimiz gibi altı kaval üstü şeşhane “itibar”, devletlûnun da, kulunun da nafile ihtirası, cürmünce imparatorluk, “Âlem buysa kral benim” nostaljisidir. Yüzyılları düşe-kalka yaşayan, bazen emekleyen ülkelerde “Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider çeşmeye” meseli, her çağda muteberdir zira.

Peki, “Yetmez Ama Evet” değil miydi?

Yetmez Ama Evet tartışması artık geçmiş hakkında değil, gelecek hakkında bir tartışma. Bu turnusola bakarak ortak bir gelecek kurup kuramayacağımız, birbirimize güvenip, bir kere daha “Yetmez Ama Evet” deyip diyemeyeceğimiz ortaya çıkacak. Çünkü birbirine güvenip, zaman zaman demokrasi için uzlaşarak, risk alıp “Yetmez Ama Evet” diyemeyen toplumlar bir otoriterlikten diğerine geçip durur...

Eşik

Kadınların yemek pişirme saati, güne gidip gitmeyeceklerine göre değişir bu sokakta. Kimi sabah adamlar işe gider gitmez başlar, mevsimine göre karışık dolma bir de çorba mutlaka. Yaz ise kızartma kokusu sarar sokakları. Kuru köfte yanında. Oğlanların eli mutlaka uzanır patatese ve köfteye, anneler bir tane patlatır o ele. Akşama kalsın, bir elleme, derler sonra dayanamayıp bir tabağa ayırıp önlerine koyarlar.
- Advertisement -

Bu diğer salaklar ise hâlâ “hakikati” arıyor, “yalanı” cezalandırıyor

Hukukmuş! Adaletmiş! Yok canım. ABD elbette özgürlükler bakımından bizden çok ama çok geri. Bir bakıma, bunu söylemeye gerek dahi yok artık. Bunu görmek için, düşünce ve ifade hakkını nasıl sınırladıklarına bakmak yeterli.

En Son Çıkanlar