Ekim 20020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Askeri öğrencilerle ilgili alınan kararların toplum vicdanını yaralaması ve adalete olan güveni zedelemesinden dolayı” avukatına bu davaların yeniden incelenmesi talimatını verdi. Yaşandığı günlerde bile ses getirmemiş, bugün ise kimsenin aklında olmayan iki yıl önceki cumhurbaşkanı inisiyatifiyle birlikte düşündüğümde, “acaba Harbiyelilerin tahliyesine siyaset mi yol verdi” sorusuna kafadan “saçma” diyemiyorum.
Pınar Gültekin davası ilk değil, son olması da mümkün değil. Erkeklerin evde yaygın şiddet uyguladığı bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye bu kategoride 152 ülke arasında 94. sırada yer aldı. OECD'ye üye 36 ülke arasında ülkemiz zirvede. Yani okumuşu, okumamışı, hakimi, doktoru, profesörü, hamalı evde karısını ve çocuklarını dövüyor.
İyi günlerde sirtaki, kalamar tava, tembel ama sıcakkanlı insanlar… Kötü günlerde dış politika krizleri, sınırdaki Amerikan askeri üsleri, mülteciler, Türk-Yunan savaşı senaryoları, “Avrupa’nın şımarık çocuğu” klişesi... Belki şaşıracaksınız ama Yunanistan’da başka şeyler de var: Mesela tıpkı bizim gibi tv dizileri, komedi dizileri üretiyorlar… Belki şaşıracaksınız ama Yunanistan’da da bir borsa var!
Tarih, ‘hamiyet’ kılıfına büründürülmüş ‘şiddet’in, aklıselimi boğarak, güya ‘adına’ hareket ettiği milletin ve vatanın başına ne felâketler açtığına ve ne utançlar yaşattığına dair nice ibretle yüklü. Şiddet ayrı şeydir, hamiyet apayrı birşey. Şiddet, hamiyet değildir. Vatanseverliği şiddetin tasallutundan kurtarmak gerekir. Vatanseverliği ve hamiyeti ilimde, adalette, aklıselim ve itidalde aramak gerektir...
Roni Marguiles’in ilk gençliğinde uzak durduğu sosyalizme nasıl yöneldiğini anlatan öyküsünü merakla okudum. Bize göre epeyce ileri bir yaşta, belli ki bazı teorik çıkarımlar...