Savaşın sadece televizyondan izlenen bir oyun olduğunu sananlar, Ukraynalı kadınlar için iğrenç espriler yapan mide bulandırıcı insanlar, ‘Savaşa hayır’ cümlesini başa alıp, sonra Putin’in bu işgal için haklı nedenleri olduğunu sıralayanlar; hepsini gördük.
Şeyh Said’in oğlu Ali Rıza Efendi, 1967 yılında tedavi için Ankara’ya gelir. Yeğeni ve damadı Abdülmelik Fırat’ın evinde, oğlu Fuat Fırat ve gazeteci Doğan Kılıç ile aile ortamında, Kürtçe ve Türkçe, uzun bir sohbet yapar. Sohbet kayda alınır. Üzerinden 55 yıl geçtikten konuşmalar belli başlıklar altında toplanır ve geçtiğimiz günlerde yorumsuz bir şekilde basılır.
Bu yaygaradaki düpedüz Batı’yı değersizleştirmenin; “çıkarcı, çürüyen bir medeniyet” olarak tanımlamanın tadını çıkartan ideolojik coşkuyu fark etmemek imkânsız. Derin bir nefret duygusu sızıyor her yanından. Neredeyse işgalci barbara meşruiyet sunan bir hınç. Bu hınçtan Ukrayna’nın da payına, egemen iradesi olmayan; bencil Batı’nın tuzağına düşen bir kişiliksizlik düşüyor; mazluma dönük bir dayanışma duygusu bile değil. İnsan biraz utanır.
“Alo! Orası Dış Uzay mı? Solaris mi? Büyük Ayı mı? Bu dünyadan olmasın da neresi olursa olsun. Birkaç siparişim olacak. Darda kalmış bir arkadaşıma yardım etmek istiyorum da. Bir, tertemiz, geçmişinde en ufak bir kirlilik olmayan, “burjuva siyaseti”ne zerrece bulaşmamış, her konuda yüzde yüz demokrat bir lider ve parti rica edeceğim, Türkiye için. Bir de gene saf ve pirüpak, Büyük Devlet çıkarlarına hiç yer vermeyen, sırf düyanın lânetlilerinden, proleter halklardan ibaret bir savunma paktı istirham ediyorum, Ukrayna’yı kurtarsın diye. Teslimat için Amazon veya e-bay’den yararlanabilirsiniz. Kirli, lekeli, kullanılmış ürünler derhal iade edilecektir.”