Muhalefetin adayını yıpratacak hamlelerin sadece iktidardan geleceği varsayılıyor. Fakat aday belirsiz kaldıkça muhalefetin kendi içinde giderek hararet kazanan tartışmaları, potansiyel adayları iktidardan daha fazla hırpalar hale getiriyor. Muhalefette her bir adayı destekleyen çevreler var. Her çevre kendi adayını parlatmak için diğer iki adayı soluklaştırmaya çabalıyor.
Emekli büyükelçi Yalım Eralp’in Serbest TV yayınındaki “Lozan, üç milin dışındaki adaları beğenelim ya da beğenmeyelim Yunanistan’a vermiştir” ifadeleri iktidara yakın medyada “CHP’li Eralp Adalar’ı Yunanistan’a verdi” başlıkları ile haber oldu. Konu hakkında fikri sorular Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Büyükelçi müsveddesi, terbiyesiz” ifadelerini kullandı. Eralp eleştirilere cevap verdi: “Ben tabii ki Türkiye’yi tutuyorum, tabii ki anlaşmaları tutuyorum."
6’lı masa ilk ortaya çıktığında olmaz diye bakanlar çoktu. Zaman geçtikçe daha anlamlı bir birlik oluşmaya başladı. Bu birlikteliğin oluşmasında CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun katkıları inkar edilemez. Bu aynı zamanda onlara ciddi bir sorumluluk yüklüyor. Yeni bir Türkiye’nin inşası için, kafaların daha bir netleşmesi gerekiyor.
Dini gerçekten seven biri, maksadı eğer buysa bunun tam aksi sonuç veren, olumlu etki uyandırmayıp aksülamel yapan, yaklaştırmak yerine uzaklaştıran, ‘sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz’ hadisindeki uyarının aksine ‘sevdirmeyip nefret ettiren’ bir üslubu, tutumu, davranışı niye sorgulamaz, niye ısrarla ve inatla devam ettirir?
Yazdıklarından pişmanlık duyanlar, utananlar mutlaka olmuştur diyorum. Adalet Partisi ve Süleyman Demirel, Denizlerin idamına oy vermekle kalmamış, idam cezası kararını veren sıkıyönetim mahkemesinin başkanı Ali Elverdi’yi, Denizlerin idamını isteyen savcı Baki Tuğ’u, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün’ü, milletvekili yaparak Meclis’e sokmuştur.