Önümüzdeki seçimlerde bu 12 milyonluk kitlenin en az 6 milyonu HDP’ye oy vermeye kararlı görünüyor. Diğer 6 milyonun ise değişik tercihlerde bulunabileceği, AK Parti’nin eski desteği sağlamasının oldukça zor olduğu anketlere yansıyor.
Ressa Nobel Ödülü almasının hemen ardından Rappler’da ve dünyanın dört bir köşesindeki medya organlarında yayımlanan söyleşilerinde de bu “hakikat” konusuna vurgu yapıyor. Gerçeklerin ortaya çıkarılması için uğraştıklarını çünkü uzlaşılan bir hakikatin olmadığı bir dünyanın güvenilir olmadığını anlatıyor heyecanla ve gülen gözlerle.
Gelen gideni de yoktur. Bir gün askerlerden biri ona yeşil soğan getirir. Ziyaretçilerden birinden kalmıştır, asker de ziyan olmasın diye onu Arif’e vermişti. Yeşil soğanı görünce baharın geldiğini anlar. Efsanevi “Görüşmecim yeşil soğan göndermiş ve dağlarına bahar gelmiş memleketimin” dizeleri, o günün hatırasıdır.
Türkiye’ye “tekerlekli itibar” Amerikan arabalarıyla gelmiştir. Bugün de seyreylediğimiz gibi altı kaval üstü şeşhane “itibar”, devletlûnun da, kulunun da nafile ihtirası, cürmünce imparatorluk, “Âlem buysa kral benim” nostaljisidir. Yüzyılları düşe-kalka yaşayan, bazen emekleyen ülkelerde “Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider çeşmeye” meseli, her çağda muteberdir zira.
Yetmez Ama Evet tartışması artık geçmiş hakkında değil, gelecek hakkında bir tartışma. Bu turnusola bakarak ortak bir gelecek kurup kuramayacağımız, birbirimize güvenip, bir kere daha “Yetmez Ama Evet” deyip diyemeyeceğimiz ortaya çıkacak. Çünkü birbirine güvenip, zaman zaman demokrasi için uzlaşarak, risk alıp “Yetmez Ama Evet” diyemeyen toplumlar bir otoriterlikten diğerine geçip durur...