GÜNÜN YAZILARI

Üzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor

Türkiye’de iktidar sahiplerinin ülkeyi bölme planlarının bir parçası olduğuna bir kere inanınca her şeye inanmak mümkün. Ve bu yeni bir evham da değil. İlk kim kime bölücü dedi bilinmiyor. İnönü’den, Menderes’e, Demirel’den Ecevit’e, Özal’dan Erdoğan’a bölücülükle suçlanmayan kimse kalmadı. Şu anda Türkiye son 100 yıllık tarihinde bölünme tehdidinin en uzağında.

Sorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır

Meclis mümkün olduğunca isabetli davranmak zorunda. Yavaşlamış ve geç kalmış bir çözümün arefesindeyiz. Ülkenin en önemli sorununu geride bırakmanın erişilebilir bir hedefi ifade ettiği anda bu sorumluluğu taşımak veya taşımamak arasındaki kaçınılmaz tercih, tüm siyasi aktörleri bekliyor.

Son vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez

Milyonlarca Kürt şunu diyor: Biz Kürdüz, Türkiye bizim vatanımız. Zorla bize Türk dedirtemezsiniz. Bu ülkenin sahibi biziz, daha dün gelip Türklük etiketinin arkasına saklanıp bize Türklük dersi vermeye kalkanlar değil. Sizin ırkçı milliyetçiliğiniz haram, bizim fıtri Kürtlüğümüz ise helaldir. Bize muhatap, vatandaş ve kardeş olmaya hak kazanabilmeniz için istiğfar edip ırkçılığınızı terketmeniz gerekiyor.

Yeni Süreç, korkular ve umutlar

Emperyalist güçler tarafından parçalanma ve bölünme korkusu Türkiye’de sürekli diri tutuldu. Şimdiye kadar iktidar olmuş tüm sağ ve sol partiler ile "sivil toplum" adı altındaki devlet destekli birçok yapı, bu korkunun canlı kalmasına katkı sundular. PKK’nin şiddete başvurması ve bu sürecin 40 yıla yayılması ise korkuyu adeta toplumsal hafızaya kazıdı. Bu, kolay kolay sönümlenecek bir duygu değil. Bu korkuyu asgari düzeye indirmenin yolu; samimi, sahici ve sabırlı bir duruş sergilemekten geçiyor. Kürtlerin kazanımıyla birlikte, Türkiye’nin daha fazla hak ve özgürlüğe kavuşması; aynı zamanda Türklerin de bu ülkede daha güçlü ve güvenli olmasını sağlayacaktır.
- Advertisement -

Dr.Karl’ın 28 yıllık eğitimi, halı yıkamacı psikoloğun diplomasi

Dr Karl, Avustralya’da yaşayan, doğuştan Polonya kökenli ama hayatını Avustralya’ya adamış bir bilim insanı, yazar, televizyoncu, radyo programcısı, eğitimci… “Rönesans Adamı” derken abartmıyorum; çünkü bu unvanı hak etmek için gerekli olan niteliklerin tamamına sahip. Ve bu nitelikler, sahtecilikle değil, doğrudan yıllarca süren gerçek eğitim ve merakla kazanılmış.

En Son Çıkanlar