İstanbul’da yine puslu bir kış günü Emirgan’daki müzenin en alt kattaki salonunda karşımızda duran o sisli İstanbul tabloları karamsar zamanların sonra yeşeren ümitlerin ve sonra yine hayal kırıklıklarının eseriydi.
Yakın zamanda İngiltere’nin Guardian gazetesinde “bakirlik/bakirelik anksiyetesi” hakkında bir yazı okudum (“Worried that Covid has stolen your sex life?”). Yazıya göre, zaten bir zamandır ilk cinsel ilişkide bulunma yaşı yükselmekteymiş: 21. yüzyılda yetişkin yaşlarına girenlerin sekizde biri 26 yaşında hâlâ bakir/bakireymiş. Bu kuşağın anne ve babalarının kuşağında ise oran yirmide birmiş.
Sanal alemden çıkıp gerçek odamızdaki yaşama döndüğümüzde elimizi masaya değdirince elimiz masanın içine sanal alemdeki gibi giremeyecek, geçemeyecek. Gerisini siz hayal edin! Gerçek alemden sıkılmanın başlangıcını idrak edeceğiz ve tedricen kendimizi daha fazla sanal alemde vakit geçirirken bulacağız. İşte metaverse’ün yapacağı etki bu. Yapacağı dediğime bakmayın; bu etkiyi yaşayan bir sürü insan var artık.
Yılsonu itibariyle geleneksel gündemimiz olan 31 Aralık tartışmaları başladı. Kutlama yapan veya yapmayan herkesin bugünün ne olduğuna dair çeşitli iddiaları var ve maalesef çoğu yanlış. Kutlayanın ne kutladığı konusunda kafası karışıkken, karşı olan da tam olarak neye karşı olduğunu anlamış değil.
Yusuf Küpeli’nin 77 yaşında İsveç’te öldüğünü haber alınca, arşivimdeki bu fotoğrafa baktım ve artık bir tarih olan 68 kuşağının önde gelen isimlerinden birinin daha eksildiğini idrak ettim. Yusuf, Harp Okulu öğrencisiyken, arka arkaya 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 darbe girişimlerine katıldığı gerekçesiyle suçlanmış ve yargılanmıştı.