Serbestiyet, bir televizyon programında “(…) Kontrol şu anda, açık söyleyeyim, bizim bilmediğimiz bir kişinin, kişilerin elinde…” diyen hukukçu profesör İzzet Özgenç’ten bu cümlesini açmasını istedi. Bir zamanlar, kendi deyişiyle “Tayyip Bey ile beraber” olan Özgenç, Serbestiyet’e verdiği cevapta bir akademisyen olarak bundan fazlasını söyleyemeyeceğini belirtti ve devamını tartışma görevinin ‘siyaset’te olduğunu ima etti… “Ben, bunları açık açık, ulaştırmam gereken insanlara iletiyorum, konuşuyorum. Kimse benim bu söylediklerime itiraz etmiyor” şeklindeki sözleri de ‘siyaset’ derken özellikle AK Partilileri kastettiğini akla getiriyor.
Osmanlı Hanedanı'nın başına gelenleri yıllarca duymadık bile. Kimdiler, nasıl insanlardı, öğrenmedik. Kitapları adeta dönemin trolleri yazmıştı. Osmanlı neyin nesiydi sorusuna cevap arayanlar, gerçekten onlar hain miydi diye merak edenler, sergiye koşturmuşlardı.
Abdulazim Şimşek’in 1945-1971 yılları arasında Türkiye’deki anti-komünist faaliyetleri incelediği kitabı “Komünistin Eşkâli”nin asıl önemi, anti-komünizmin sığlığını gözler önüne sermesidir. Anti-komünist faaliyetler bariz bir sığlıkla maluldür. Sığlık, Soğuk Savaş döneminde anti-komünizme odaklanan Türk sağının değişen dünya koşullarına nüfuz edememesiyle irtibatlıdır.
Demirel’in aktardığı bir anı, İnönü- Bayar değişikliğinin asıl nedeninin, Dersim’e ilişkin görüş ayrılığı olduğunu doğruluyor. Resmi kayıtlara göre, 1938’de, 11 binden fazla Dersimli öldürüldü, 13 binden fazlası da sürgüne gönderildi. Gerçek rakamlar bundan çok daha fazladır. Dersim katliamı, bugün neden demokrasiyi kalıcı ve güçlü hale getiremediğimizi anlamak açısından tarihi bir örnek.
Abdulazim Şimşek’in “Komünistin Eşkâli” kitabı, bir taraftan 1945-1971 yılları arasında Türkiye’deki anti-komünist faaliyetleri incelerken diğer taraftan iç ve dış gelişmeler bağlamında Türkiye siyasetinin bir panoramasını çiziyor. Şimşek, 25 yıllık süreci; 1945-1950, 1950-1960 ve 1960-1971 arası olmak üzere üç dönemde ele alıyor.