Cinayete azmettirme suçlamasıyla hakkında müebbet hapis cezası bulunan fakat firar ederek Gürcistan’a yerleşen Metro Şirketler Grubu sahibi Galip Öztürk’ün, burada evlendiği Rus eşiyle 20’si taşıyıcı annelik yöntemiyle olmak üzere 21 çocuklu geniş bir aile kurduğu ortaya çıktı. Kristina Öztürk’ün The Sun gazetesine verdiği röportaja göre çocukların bakımı için evde 16 tam zamanlı dadı çalışıyor. Her hafta 20 büyük paket bebek bezi ve 53 paket bebek maması alınıyor. Çocukların bakımının aileye haftalık maliyeti 5-6 bin dolar arasında.
Bu aralar gazetelerde sık sık Çin Büyükelçiliği’nin ve diğer Çin devlet kurumlarının ilanları görünüyor. Hürriyet gazetesine bayram ilanı veren elçilik, aynı gün Çin’den ilan talebi bir yazışma grubunda yanlışlıkla ortaya çıkan Cumhuriyet gazetesine ise bir hafta sonra Pekin Kış Olimpiyatları ilanı verdi. Çin Büyükelçisi ile özel röportajlar, Çin Haber Ajansı’nın hazırladığı tam sayfa haber kılığında ilanlar, Çin özel ekleri ile bu ülke Türkiye medyasını kullanmanın pratik bir yolunu bulmuş görünüyor.
Sedat Peker’in videolarının tetiklediği yeni süreçte gazetecilere pek çok haberin ‘fısıldanacağını’ anlıyoruz. Devlet içindeki güç mücadelesinden bilgi sızıyor, sızdırılıyor. “Sızdırma” haber, kamuoyunda yaygınlaştırılan pejoratif anlamına rağmen gazetecilerin burun kıvıracağı bir imkân değil, utanılacak bir şey hiç değil. Fakat gazeteci, güç odağı içinde çatışan güçlerden birinin cephe yoldaşı haline gelirse, iş değişir.
Nerede tozlanmakta olan eski bir bant görse dayanamayan ve bir yolunu bulup onu arşive kazandıran bir kültürel miras emekçisiydi. Toz deyip geçmemeli, yeterince biriktiğinde koca medeniyetleri sır edebilen o zaman perdesini bantların üzerinden silmek, geçmişiyle böylesine sorunlu bir ilişkisi olan ülkemizde nicelerinin müzikle, tarihle ve hattâ kendi kimliğiyle ilişkisini geri dönülemez biçimde değiştirdi.
Kıbrıs Kanal Sim Televizyonu Genel Yayın yönetmeni ve Yeni Düzen Gazetesi yazarı Sami Özuslu, birlikte çalıştığı Kutlu Adalı cinayetiyle ile ilgili yeni ifşaatları Serbestiyet’e değerlendirdi: “Adalı’nın öldürüldüğü 1996 çok kritik bir yıl. Kardak, S-300 krizleri oldu, sınırda bir Kıbrıslı Rum öldürüldü. Türkiye’de kumarhaneler yasaklandı yani kumarhaneler Kıbrıs’a kaydı. Adalı, sadece Barnabas baskınını yazmadı, Kıbrıs’ın kuzeyi, kumar, fuhuş ve kaçakcılık cenneti olmaya doğru gidiyor ve mafya burayı ele geçiriyor diyordu. Kıbrıs’ta zaman aşımı yok. Sedat Peker’in videosunu izlediğinde “pandoranın kutusu açılıyor” diye düşündüm. Tuğla Kıbrıs’ta çekilirse Türkiye’deki bütün yapı yıkılabilir.