1 Ocak’taki Gazze yürüyüşünden dönen İsmail Aydemir’in saldırıya uğramasının ardından sosyal medyada Aydemir’le ilişkilendirilerek “Filistin hilafetle kurtulur” pankartı açılan bir mitingden görüntüler paylaşıldı. Ancak görüntülerin İsmail Aydemir ve 1 Ocak eylemiyle ilgisi olmadığı, Hizb-ut Tahrir’in 17 Aralık’taki mitinge ait olduğu ortaya çıktı. Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Serbestiyet’e konuştu: “Meseleyi saldırıdan çıkartıp, hilafet ve Hizb-ut Tahrir meselesine çevirmeye çalışıyorlar. Hizb-ut Tahrir, 1953’te Kudüs’te kurulmuş ve İngiltere, Almanya, Danimarka, Belçika dahil kırkın üzerinde ülkede faaliyeti olan bir parti. Hizb-ut Tahrir’in metodu, fikri ve siyasi mücadele. Hiçbir neşriyatında, amacına şiddet ya da silahlı mücadeleyle ulaşacağına dair bir açıklama bulamazsınız. 1967’den bu yana başlayan davalarda beş yüzün üzerinde insan sanık oldu. Türkiye’de şu an Hizb-ut Tahrir davalarından hapis yatan yok. En son cezaevinde bulunan arkadaş, Mayıs 2023’te cezasını tamamladı ve çıktı.”
ABD’de yaşayan iş insanı, eski asker Mustafa Tanyeri, Esat Oktay Yıldıran2ın adının bir okula verilmesinden sonra X’teki paylaşımlarıyla dikkat çekti. Tanyeri ile konuştuk: “Eski bir ordu mensubu olarak da rahatsız oldum, bir insan olarak da rahatsız oldum. Bu sloganik milliyetçiler hayatlarında hiçbir bedel ödememişler, hiçbir tecrübeleri yok, askerlikten anladıkları yok, askerlikle ilgileri yok. Diyarbakır Cezaevi'nde işkenceye maruz kalan insanların suçu, ideolojisi ne olursa olsun ben bu insanlık suçuna karşı çıkıyorum. Suçları kesinlikle umurumda değil. Ben bölücülüğe sonuna kadar karşıyım ama bir kişi bölücü de olsa, suçlu da olsa eğer tutuklu olarak sizin elinize geçmişse ona insanlık dışı muamele yapamazsınız.”
12 Eylül döneminde üç yıl tutuklu kaldığı Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü işkenceleri kamuoyuna anlatan ilk isim olan Mehmet Selim Dindar’ın ağabeyi, AK Partili eski milletvekili Mehmet Emin Dindar; Esat Oktay Yıldıran’ın adının bir okula verilmesinin ardından başlayan tartışmalarla ilgili Serbestiyet’e konuştu: “Bu tip olaylar, işkence görenlerin yakınları olarak bizlere o günleri hatırlatıyor. Yanlıştan dönülmesi memnuniyet verici. Kardeşim, gördüğü işkenceleri medyaya yansıtabilen bir yüreğe sahipti. Cezaevinden yarım bir insan olarak çıktı. Ellerine, ayaklarına çiviler çakılmış, kaç sefer ölümün eşiğine gelmiş.”
Babası Bedii Tan, 12 Eylül sonrası girdiği Diyarbakır Cezaevi’nde işkence sonucu öldürülen eski HDP Milletvekili Altan Serbestiyet’e anlattı: “Bu kişinin ismini olayların üzerinden 40 küsur sene geçtikten sonra pervasızca, adeta meydan okurcasına, tüm insanlığa meydan okurcasına bir okula isminin verilmesi müthiş bir cüret. Kim bunlar? Milli Eğitim Bakanlığı geri adım atarak bu ismin kaldırılacağını söyledi ama bu cürette bulunanlar kimler? Biz bu cürette bulunanları tanımak isteriz.“
CHP’nin gençlikten sorumlu genel başkan yardımcısı ve gölge kabinenin Gençlik Bakanı Sevgi Kılıç’la, hazırladığı KYK Yurtları İzleme Komisyonu raporu üzerine konuştuk: “Türkiye’de 4 milyondan fazla örgün eğitimde olan üniversite öğrencisi; toplam kapasitesi 876 bin olan 785 KYK yurdu var. Bu sayı da yatak sayısını çoğaltıp, koğuş gibi odalarda kalmaya mahkum ederek mümkün oldu. 2019-2020 döneminden 2022-2023 dönemine geçerken KYK’nın toplam yurt sayısı 8 azaldı, toplam kapasitesi ise 173 bin 767 arttı. Zorda kalınca kapasite üstü yurt çalıştırmaya başladılar. Son iki yılda KYK İstanbul’da 2 tane, İBB ise 14 tane yurt açtı.”