CHP Kurultayı’nın tartışılan ismi İmambakır Üküş, Serbestiyet’e konuştu: “1981 Tunceli değil, 1959’da Urfa’da doğdum. Adım için sahte diye yazdılar. 12 Eylül sonrası altı ay boyunca işkence yapan polisler de aynısını söylemişti. 2009’da İBB Başkan adaylığı sırasında ilk ‘Kılıçdaroğlu Gönüllüleri’ platformunu kurduk. Doktor Hikmet Kıvılcımlı kültürü, geleneği herhangi bir unvan talep etmeyi ayıp sayan bir kültür. İsteseydim milletvekili de belediye başkanı da olurdum. Benim unvanım bana yetiyor. Harran’da İmam Bakır Türbesi var, bir çoğumuz o türbeye adak çocuklarız. Kılıçdaroğlu CHP’de Alevilere negatif ayrımcılık yaptı. İstanbul, Ankara, İzmir’de Alevilerin il başkanı olma ihtimalinin bile önü bizzat Kılıçdaroğlu tarafından kesildi. Özdağ ile gizli protokolü ben bilmiyorum. Birinci turda Özgür Özel’e oy veren 27-28 delegeyi ikinci tur bize oy vermeye ikna etmiştik; ‘Kılıçdaroğlu çekildi’ haberi yayıldı. Evden çekilme niyetiyle geliyor. Hatta 'çekilmeyelim' diyen arkadaşlardan birine 'Ben de insanım bırakın2 dedi. Videodaki sözler Kılıçdaroğlu’na değil ‘çekilelim’ diyen eski ve yeni bazı genel merkez yöneticilerine. 1 Nisan’dan sonra herkesi isim isim yaptıklarıyla konuşacağız.”
AK Parti ile HEDEP arasında bir görüşme trafiği başladığı iddialarını AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu’yla konuştuk: “2019 yerel seçimlerinde mesele zayıf- güçlü aday gösterilmesi değil, kayıtsız şartsız CHP adaylarının desteklenmesiydi. Bunun HDP’ye hiçbir faydası olmadı. HDP muhasebe yapacağı yerde, aynı hatayı son genel seçimlerde de yaptı, seçmeninden büyük bir tepki aldı.
Yedi yıldır devam eden kayyum döneminin sona ermesi herkesin hayrına, sivil siyaset ve demokrasi yararına olur. Ama bunun da yolu HDP’yle filan yapılacak anlaşmalarla olmaz ki zaten yok böyle bir anlaşma. Kayyum döneminin kapanması, seçmenin tercihleriyle alakalı. Bu seçimde de AK Parti ve HDP yarışacak Doğu’da. AK Parti yarışacak ve belediyeleri kazanacak. Başka yolu yok. HDP’nin kazanması demek, yeniden birtakım yasa dışı komitelerin devreye girmesi demek olacak; bu siyasi konjonktürde, belediyelerin sözünü ettiğim bu yasa dışı KCK komitelerinin belediyeleri yönetmesine devlet izin vermeyecek."
AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Suriyeli mültecilere yönelik Komisyon’un desteklediği projeleri görmek için gazetecilerle Şanlıurfa’ya gitti. Meyer-Landrut, Serbestiyet’in vize sorunu, AİHM kararları, Türkiye-AB ilişkileri, mülteci meselesiyle ilgili sorularını cevapladı: “Bizim beklentimiz konsey ve AİHM kararlarına saygı duyulup, bu kararların uygulanmasıdır” “Türkiye, AB’ye vize başvurusunda dünyada birinci.” “AB içerisinde bugün bazı üye devletlerde Türkiye vatandaşları, iltica başvurusu yapan ikinci büyük grubu oluşturuyor.” “Türkiye, göçmenler konusunda istisnai bir şey yapıyor. Hayranım, yeni yardım paketleri yolda.”
Eski HSK Üyesi ve Gelecek Partisi Adalet Politikaları Başkanı Ali Aydın, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ya şikayet mektubu ile ilgili ne yapılması gerektiğini anlattı: “Başta HSK olmak üzere, bütün başsavcılıkların, komisyon başkanlıklarının ve ilgili teftiş kurullarının süratle ve çok ciddi bir şekilde bu iddiaları araştırması, soruşturması ve kamuoyunu tatmin edecek bir şekilde de sonuçların açıklanması gerekmektedir. Görevini suistimal etmiş her kim olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, -ki ilgili yargı çevresindeki Komisyon Başkanı’nın da adı geçiyor- suç işlemiş olanların, görevini kötüye kullanmış olanların hakkıyla cezalandırılması gerekiyor.”
2005’de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nu hazırlayan iki isimden biri olan Prof. İzzet Özgenç; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın, İstanbul Anadolu Adliyesi’ndeki şüpheli adli işlemlerle ilgili HSK’ya yazdığı şikayet mektubu hakkında Serbestiyet’e konuştu: “Bu iddialar, suç duyurusu mahiyeti taşımaktadır.” “İstanbul gibi bir metropol kentte Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan bir kişi, HSK’ya gönderdiği, yargının hâl-i pûr melâlini izah eden bu dilekçesinin içeriğini medya organları aracılığıyla kamuyla paylaşmasının doğru bir davranış olmadığının bilincindedir. Buna rağmen, böyle bir yol tercih etmesine kendisini sevk eden faktörler mevcuttur. Bu faktörlerin başında, yargıdaki çürümüşlük halinin geldiğini belirtmekle iktifa etmek isterim. Verilen erişimin engellenmesi kararı, hukukî mülahazalarla alınmış bir karar değildir; bu karar, hamamın namusunu kurtarmak amacına matuftur.”