2023 seçimlerini geride bıraktık. Adil olmasa da sorunsuz bir seçim oldu. Sonuçlar demokrasimiz için hayırlı olsun ama bunun için beş yıl daha beklememeliyiz. Çünkü demokrasi için sandık çok önemli olmakla birlikte demokrasi sadece sandıktan ibaret değil. 2022 Dünya Demokrasi Endeksi’ne göre ilk sıradaki Norveç’in puanı 10 üzerinden 9,81, son sıradaki Afganistan’ın puanı 0,32. Türkiye’nin puanı ise 4,35. Dünyadaki demokrasi sıramız 103. Kusurlu demokrasinin, melez rejimin sonunda otoriter rejimin ucundayız. Türkiye en yüksek puanı 2012’de almış, 5,76 ile. Peki son 10 yılda demokrasimize ne oldu?
Ümit Aktaş: AK Parti Miting meydanlarını (s)ihaların uçuştuğu, uçak gemisi ve TOGGların ortalıkta dolaştığı, arada tankların ve atlıların boy gösterdiği, bir yandan doğal gazın öte yanda petrolün fışkırdığı sürrealist bir sinema setine dönüştürerek toplumu etkilemeyi becerdi. İhtişamın ve itibarın yükseltildiği bir vasatta Kılıçdaroğlu’nun mütevazı tavırları, muhafazakâr seçmen tarafından teveccühle karşılanmadı. Çünkü bu toplum tevazuyu sevse de ihtişam ve itibara boyun eğen kültürel kodlara sahip. Fatma Bostan Ünsal: “Kimlikler üzerinden oy devşirmenin kolaycılığı HDP için de söz konusudur. Çok eskiden eski HDP milletvekili Altan Tan’ın HDP için söylediği “yöneticilerin CHP gibi seçmeni AK Parti gibi” olduğu eleştiri dikkate alınmamış gözüküyor.”
2002’de 30 yaşında AK Parti’den milletvekili seçilen, 2011 yılında 39 yaşında bakan olan, bir dönem parti sözcülüğü yapan Suat Kılıç AK Parti’den istifa ettiğini açıkladı. Kılıç, Avrupa Milli Görüş Teşkilatı eski başkanı olan ve çok eşliliği tartışılan kayınpederi Ali Yüksel’in Konya’dan milletvekili seçildiği Yeniden Refah Partisi’ne katıldı. Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan: “Partimize katılımların arkası gelecek. Başka partilerin üst düzey yöneticileri, kurucuları, genel başkan danışmanları da partimize katılacak.”
Seçim sonuçları, seçim kampanyası ve zafer kutlamalarında ortaya çıkan görüntüler Türkiye siyasetindeki Reisçilik fenomenini bir kez daha gösterdi. İnsanların “Reis’e” olan bağlılıklarını Prof. Dr. Sinan Canan’a sorduk: “Evet, Reisçilik diye bir gerçek var antireisçilik diye bir durum da var. Toplumun kabaca yarısı bir babaya bir evlat sadakatiyle tutunarak diğer yarısı bu babayı reddederek kendilerine kimlik buluyor. Ben siyasetle ilgilenen bir insan değilim ama seçimlerden önce girdiğim iddiaların hemen hemen hepsini kazandım. Çünkü benim siyasette gördüğüm tek şey bu ortamda kim daha baba tavırlar sergiliyorsa onun iktidar olduğudur. Türkiye toplumu her zaman ebeveyne ihtiyaç duyan bir toplumdur.”
Ayrı partileşme, iki aktörün, hayati derecede önem arz eden hatalarının ilkiydi. Çünkü kamuoyu, Davutoğlu ile Babacan arasında, her birinin ayrı bir parti kurmasını gerektirecek kadar esaslı bir fark görmüyordu. Dolayısıyla güçlerini birleştirdikleri takdirde onlara kredi açabilecek bir zemin vardı; yeni partinin güçlü ve iddia sahibi olması kuvvetle muhtemeldi.