Sedat Peker'in tweetleriyle birlikte iş insanı Mine Tozlu Sineren Türkiye gündemine oturdu. Sineren’in adı daha önce de Adana’da satın aldığı otobüs şirketleriyle ilgili sahte senet çetesi tarafından dolandırılıp, imzası taklit edilerek mal varlığına haciz konulmasıyla gündeme gelmişti. Ardından kendi iddiasıyla rüşvet vermek istemediği için SPK tarafından suçlandı, rüşvet çarkının bir parçası olmakla suçlanan Hürriyet gazetesi muhabiri tarafından haber yapıldı, şirketi borsada işlem yasağı aldı. 2020 yılında başka bir adla açtığı Twitter hesabında yaşadıklarını yazmaya başlayan Sineren, katıldığı televizyon programında Peker’in anlattıklarını doğruladı.
2004’te hazırlanan TCK ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mimarlarından Prof. Adem Sözüer, şarkıcı Gülşen’in tutuklanmasının ardından yeniden gündeme gelen ‘halkı kin ve nefrete tahrik’ suçunu ve keyfi tutuklamaları Serbestiyet’e değerlendirdi: “Burada benim tünel bakışlı dava dediğim bir uygulama söz konusu. Kişi hedef seçilerek tünelin sonuna konmuş; tüneldeki her makam kanunları bir tarafa bırakarak, önceden suçlu ilan edilmiş o hedefi göz altına alacak, tutuklayacak ve mahkûm edecek… Amaç gerçeği bulmak, adil bir yargılama yapmak değil. Amaç, siyasi karşıtları tasfiye etmek veya muhalif sesleri susturmak gibi hukuk dışı amaçlar.”
Serbestiyet, 19 Ağustos’ta Hablemitoğlu soruşturması kapsamında tutuklanan Enver Altaylı’nın savcılık ifadesine ulaştı. Altaylı: “Soruşturmanın faillerin tespit edilmesi amacıyla yürütüldüğünü düşünmüyorum. Adımın bu cinayet soruşturmasına karıştığına ilk kez haberdar olduğum sırada yurtdışında idim. Derhal Türkiye'ye dönüp ifade verdim. Bir cinayete bulaşmış bir kimse kendi hür iradesiyle yurtdışından gelip ifade verir mi? (…) Almanya aleyhinde ifade vermem, Almanların Türkiye'de Gezi benzeri hazırlıklar içinde olduğunu söylemem teklif edilmiş; kabul etmediğim takdirde hücrede çürütüleceğim bana açıkça beyan edilmiştir.”
“Mesele şu; iddiayla söylüyorum ki beni hedef alan suikast planının üzerine gidilse, bu plandaki aktörler ‘Ergenekoncu mu FETÖ’cü mü, şucu mu, bucu mu?’ diye bakılmadan üzerine gidilse emin olun devlet içerisindeki bu karanlık çetenin çöküşüne neden olur. Çünkü çorap söküğü gibi gelir. Hani demişti ya eski zamanlarda bir içişleri bakanı, “Bir tuğla çeksem bu duvar yıkılır” diye. İşte şu anda bu tuğla belki de ismi geçen Levent Göktaş’tır. Nereden biliyorum? Çünkü bu suç yapılanması Levent Göktaş’ı kaçırdı, susturdu ve hatta belki de yurtdışına götürdü. Üzerine gidilmiyor.”
Zincirlikuyu’da temeli 2009’da atılan Çiftçi Towers projesi içinde yer alan henüz faaliyete geçmeyen Çiftçiler AVM binasının açık arttırmayla icradan satışına sadece ipotek alacaklısı olan Türkerler İnşaat teklif sundu. Türkerler İnşaat, 595 milyon TL’ye Çiftçiler AVM binasının sahibi oldu. Çiftçi Towers projesinin müteahhit ortağı ve projenin asli ortağı Çiftçi ailesinin çektiği bazı kredilerin kefili olan Türkerler İnşaat, kredi alacaklısı Ziraat Bankası’nın dosyasını temlik etmişti. Türkerler İnşaat’ın sahibi Kazım Türker, iktidara yakın bir isim olarak biliniyor. Firmanın Zincirlikuyu’daki binayı piyasa değerinin beşte birine aldığı tahmin ediliyor.