Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: Cumhuriyet Halk Partisi’nin hem direnmek hem de alternatif politikalar üreterek kurucu bir siyaset inşa etmek üzere bu iki eksende hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece eleştirel siyaset yapmak, muhalefeti dar bir alana hapsedebilir. Örneğin Kürt meselesinde kayyumlara, tutuklamalara itiraz etmek elbette önemlidir. Ancak bu itirazların ötesinde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kürt meselesinde bir çıkış yolu göstermesi gerekmektedir. Bu, partiyi bağımlı bir değişken olmaktan çıkarıp tamamen bağımsız bir aktör hâline getirebilir.
Hakan Şahin: Doğru soru şudur; Teğmenlerin verilen bir emre mukavemet gösterme, direnç gösterme gibi bir hakkı var mı? Buna cevabım; evet, belirli ölçülerde var olacak. Askerlik, disiplin ve emre itaat temelinde yürür, doğrudur. Fakat bu özellikle Kara Kuvvetleri açısından belirli düzeyde buradan sapmaları da kendi doğası içinde barındırır. Teğmenlerin yaptığı şeyin adının, belirli ölçüde bir mukavemet göstermek olduğunu düşünüyorum. “Nasıl oldu da hem 2023 hem 2024 mezunu teğmenler siyasi iktidarın istediği şekilde çıkmadılar’ diye sorulmalı. Bu olay, iktidarın silahlı kuvvetlerdeki kültürü istediği ölçüde değiştiremediğini gösteriyor”
İstanbul Üniversitesi’nden Uluslararası Hukukçu Deniz Baran yorumluyor: “Uluslararası Ceza Mahkemesi, yakalama kararı verdiği Netanyahu’nun insanlığa karşı işlediği suçlar için 7 madde saydı. Bunlar arasında; Nüfusu açlığa terk etmek. Kasıtlı olarak sivil nüfusu hedef almak. İnsani yardıma izin vermemek de var. Roma Sözleşmesi’ne taraf olan 124 ülkeden bu tutuklama kararını icra etmesi bekleniyor.”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Suriye ile ilişkilerde artık iyice talepkâr bir hale geldik. Esad’dan bir beyanat yok. Bizden ise iki günde bir, "Efendim, bekliyoruz," diye açıklamalar geliyor. Trump’ın ekibinden Elon Musk, Birleşmiş Milletler’deki İran temsilcisiyle görüşmüş. Belki daha önce gizli görüşmeler olmuştur ama bu açık bir görüşme. Eğer Trump, Ortadoğu’da barış ve sükûnetin İran’dan geçtiğini düşünüyorsa, çok da haksız sayılmaz.
Yoldaki İşaretler’in konuğu yazar Abdurrahman Arslan oldu: “ Peygamberin hayat tarzı öyle çok şatafatlı bir hayat tarzı değildir. Bu en başta da bugünün Müslümanlarının rahatsız eden bir şeydir. Sınıf değiştirme arzusu içinde yanıp tutuşan Müslümanlar öyle mütevazi bir hayata razı olabilecekler midir? Alışkanlık edindikleri tüketim tiryakiliği acaba buna ne kadar elverişlidir? Onları iğva etmeyecek midir? Ki muhakkak edecektir, etmektedir de. İslam'ın birçok kurallarını değiştirerek bu iğva ergemenliğini sürdürüyor. Müslümanların eski fıkhi çıktıları kabul etmemelerinin aslında sebebi budur. Yoksa onların eskiliğinden değildir. “