Yazarlar

Hayata kapak olan milatlar

“Gazoz olma efsane ol” reklamı bir yana, gazozun gerçekten “efsane” olduğu dönemdi o yıllar. Batı’ya omuz atmamızın tarihinde, İngiltere Kraliçesine geleneksel çay saatinde fincanda gazoz içirdiğimiz reklamın yeri ayrıdır. O gazlı özgüvendir ki, Formula 1 İstanbul’da geleneksel şampanya yerine gazoz patlattırır.

“Sosyalist sistemin daha da mükemmelleştirilmesi için” (ek notlar)

Dindar-muhafazakârlar için de önem taşıyan bazı çok ciddî hukukî ve siyasî meseleler olduğu kanısındayım. (1) Şehir Üniversitesi’nin yok edilmesi ve (2) ardındaki Bilim ve Sanat Vakfı’na da el konması. (3) İstanbul seçimlerinin tanınmaması ve zorla tekrarlatılıp beter biçimde kaybedilmesi (böylece hile iddialarının kof çıkması). (4) İstanbul Sözleşmesi’nin feshi girişimine karşı hemen bütün Müslüman kadınlardan yükselen protesto. (5) KHK’larla gerçekleştirilen Gülenci temizliğinin çok geniş ve çok amansız tutulması sonucu, belki milyonlarla sayılabilecek bir “mülksüzleştirilmiş yoksulluk Gulagı” yaratılması.

Periler, periler, periler…

Yasakların açtığı yaralar kabuk bağlamıştır ama iyileşmemiştir. Bugün hala çokça sancıları, hastalıkları, acıları olan bir toplumsak; kavga etmeden konuşamıyorsak, bunlar hep yaralarımızı inkar politikalarının sonucudur. Bu dizi, bu inkarı kırarak, çoğul kimlikler gibi çoğul yaralarımıza şefkatle dokunarak bir yol açtı; sahici bir iyileşmeye ve helalleşmeye olan ihtiyacımızı hatırlattı.

Arınç’ın en büyük hasleti: Mahalle linçini göze alabilmek

Türkiye’de mahalle linçinden daha kötü bir kader olamaz. Başka mahallelere karşı cengâver kesilenlerin dönüp de kendi mahallesine karşı tek eleştirel laf edememesinin nedeni, başa geleceği kaçınılmaz olan dışlama refleksidir. Birinin fikrî cesaretini kestirmeden ölçmek mi istiyorsunuz? Onun mahalle linçini göze alıp alamadığına bakın. Bülent Arınç’ın burada hiç kuşkusuz müstesna bir yeri var.
- Advertisement -

Geriye dönüş, ‘irade’ olsa bile mümkün değil

Mevcut tablo, ortada bir iradenin olup olmadığı sorusuna bile açık. Erdoğan’ın dilindeki bir günden öbürüne değişen sözler, ortada samimi bir iradenin olup olmadığı hususunda ciddi kuşkular doğuruyor. Velev ki yanılmış olayım, velev ki ortada samimi bir irade olsun, bence o iradenin kuvveden fiile çıkması ve AK Parti’nin yeniden reformcu bir parti haline gelmesi mümkün değil.

En Son Çıkanlar