Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bir davada sanığın Gülencilikle bağının ispat edilemediği gerekçesiyle Bylock’tan mahkûmiyet kararını bozdu. Ne var ki Yargıtay hâlâ Bylock üzerinden mesela iki cemaat mensubunun birbirine dua göndermesini “örgüt üyeliği”nin delili saymaya devam ediyor. Oysa Bylock’ta asıl ve büyük problem şurada: Gizli ve kapalı bir örgütün, içinde örgütsel sırların da yüzdüğü bir enformasyon ağını 200 bin, 300 bin kişinin “kullanımına” açması aklın alabileceği bir şey mi?
Kürtler arasında yeni bir kargaşanın önlenmesi için yapılması gereken bellidir: PKK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin hukuki düzenine karşı fiili dayatmalardan kaçınması ve meşru otoritesine saygı duymasıdır. Aksi, akıl dışı bir yola girmek olur ve bütün Kürtlere zarar verir.
Bugün 7000 civarındaki “hasta” sayısının üzerine 28,000 de “vaka” sayısı eklemek gerekiyorsa, Eylül-Ekim aylarındaki fark ne olmuş olabilir? WHO’ya bildirdiğimiz toplam sayı 467,000 mi, yoksa en az 1 milyon mu olmalı? Sayın Bakan, siz doktorsunuz. Bir bilim insanısınız. Hipokrat Yemini ediyorsunuz. Öncelikle hakikate bağlı olmanız gerekir. Yakıştı mı?
AKP, Türkiye’nin eksik, yanlış, iyi, kötü birikimiyle oluşturduğu demokratik kurumlar ve kurallar tecrübesinin önüne serdiği olanakları, açtığı yolu adeta bir tarikat gibi davranarak elinin tersiyle itti, kendi ‘düzenini’, ‘rejimini’ inşa etti. Sorunun kendisi çözümün parçası olamaz.
Arınç, AK Parti içinde, eski AK Parti’yi temsil eden son isimlerden biriydi. Dün hatıratı ve verdiği röportajlarda AK Parti’nin devletleşmesini, milliyetçileşmesini ve Kürt siyasetini eleştirdiği için disipline sevk edilen eski Diyarbakır milletvekili İhsan Arslan da o kurucu değerleri temsil eden isimlerden biriydi. İkisinin de ısrarla parti içinde kalma, itirazlarını içeriden dillendirme çabasının ne kadar beyhude olduğu son olaylarla birlikte ortaya çıktı.