Amerikan gençliğini sosyal medyadan biraz takip edince siyahları dışlama meselesinin Latinleri, Arapları, Müslümanları, Asyalıları, yoksulları, öğrencileri de içine alarak genişleyen büyük bir canavara dönüştüğü hemen anlaşılır. Gelir dağılımındaki eşitsizlikler, sağlık sistemindeki acımasızlıklar, kadınları evsizleri hiçe sayan yaklaşımlar tekrar gün yüzüne çıktı.
Savunma hakkı. Bu ilkelerden birisi eksik olursa o davada adil yargılanma ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. AYM Başkanı, (hukuk veya ceza) bireysel başvuruların yarısının adil yargılanma ilkesine aykırı olarak tesis edildiğini belirtiyor...
DEVA ve Gelecek partisi liderlerine, “olan bitende suç ortağıyız, özür dileriz” dedirtmek isteyenlerin derdi üzüm yemek, yani siyasetin rotasını demokratikleştirmek değil. Gerçekten üzüm yemek isteyenler şöyle demeli: “Lütfen yaşadıklarınızı anlatın; anlatın ki eski partinizin oralardan buralara nasıl geldiğini, bu dönüşümün içeride ne surette gerçekleştiğini öğrenelim.”
Prof. Dr. Ülkü Azrak’ın ölüm haberini TV’ler bir iki cümlecikle geçiverdiler. O birkaç cümleyle geçiştirilmemesi gereken önemde bir bilim insanıydı. Almanya’dan yeni gelmişlerdi. Önce...
18 Haziran 1941’de Türk-Alman Dostluk Paktı’nu Dışişleri Bakanı sıfatıyla Türkiye adına imzalayan, yukarıda sağda resmini gördüğünüz Şükrü Saraçoğlu, TBMM’nin 23 Şubat 1945 oturumunda bu sefer Başbakan sıfatıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin daha ilk tehlike ânından itibaren özüyle, sözüyle ve silâhlı gücüyle “demokratik milletler”in yanında yer aldığını ve daima bu politikayı izlediğini söyler. Almanya’ya savaş ilânını bu ifadelerle gerekçelendirir.