Bir çoğumuz için süper kahramanlar, ona buna dersini veren ama kendi hayatını pek de o şekilde yaşamadığını kafaya takmayan büyük figürler cazibesini kaybetti. Şimdi devir, anti-kahramanların, kendisiyle dalga geçmeyi başarabilen, yüksek sesle değilse de açıkça konuşmaktan kaçınmayan insanların devri.
İçişleri Bakanlığı’nın pandemi gerekçesiyle baro seçimlerini erteleten genelgesinin iptali için barolar harekete geçince Yüksek Seçim Kurulu tuhaf bir karara imza attı, “Baro kongreleri yapılamaz ama partilerin kongreleri yapılabilir” dedi. Yeni TCK’yı yapan isimlerden Prof. İzzet Özgenç: “Hukukçu imzasını taşıyan bu yazı, hukuk adına hicap duyulmasını gerektirmektedir.”
Kürtler, ülkenin aslî vatandaşları olan Türkler arasındaki çelişkilerde ve iktidar mücadelesinde taraf olmamalıdır. Kürtlerin bir Türkiye partisine ihtiyacı yok; bir Türkiye partisini ayakta tutacak güç ve imkânları bulunmamaktadır.
Talimatla, emirle değil, ayrıcalıklı pozisyonunu korumak için uğraşan bir sınıfın bir mensubu olma bilinciyle hareket ediyorlar. Bu kapalı devre grubun kendi içinde bir ahlak oluşuyor, böylece ayıplanma hissi ortadan kalkıyor, lidere sadakat halka, hakikate, ülkeye, değerlere sadakatin önüne geçiyor, hatta onların yerini alıyor. Kendini böyle ikna ediyorsun.
Muhalefetin kazanma şansını artırması, ortak bir adayda buluşmasına bağlı. Ortak aday, başlıca iki özelliği taşımalı: Bir, muhalefet kanadındaki farklı hassasiyetleri gözeten bir kimliği olmalı, muhalefetin tabanından ve tavanından yüksek sesli itirazlarla karşılaşmamalı. Ve iki, siyaset yapmalı, siyasi bir aktör olmalı. Siyasete bulaşmamış, hep geride durmuş ve kabiliyeti sahada test edilmemiş steril bir adayla, seçim yarışından zaferle çıkılmaz.