Yazarlar

Bazen bir puro sadece bir purodur…

Dünya böyle karmaşık bir yer. İnsanlar kadar toplumlar da karmaşık, kestirilmez ve değişken. Dünyada her olayı açıklayan bir maymuncuk yok. Toplumlar robot ya da pilli bebek değiller. Onları kurup istediğini yaptıramazsın. Her şeyin kendi şartları, koşulları var. Anlamak için çaba gerek. Anlamamak da sorunları büyütmenin en kestirme yolu. Her şeyi kollukla çözmeye çalışmak ise uzun vadede gerçek sebepleri ıskaladığınız için en az güvenli olan yol.

Gülen’in yanıbaşındaki “İ. K.” ‘büyük cezaevi isyanı’ için plan yaptı mı?

Halen İsveç’te yaşayan eski Zaman gazetesi muhabiri Ahmet Dönmez, kendi internet sitesinde çok çarpıcı bir habere yer verdi: Pensilvanya’daki kampta yaşayan ve Gülen’e en yakın halkada yer alan İ. K. adlı bir ‘abi’, 24 Haziran seçim gecesinde yürürlüğe konmak üzere cezaevlerinde büyük bir isyan planladı. Plan, İ. K.’nın ikna etmeye çalıştığı kişilerden birinin, durumu Gülen’e ulaşarak ihbar etmesi sayesinde önlenebildi.

Netflix’te bir Nizipli: Musa Dağdeviren

Dağdeviren’in “taşıyıcı” olma fikri 90’lı yılların İstanbul ortamında oluşuyor. O dönemin gergin siyasi ve toplumsal ortamında başlayan “sen – ben kavgaları” ile “insanlar birbirlerinin yemek kültürlerini de aşağıladılar” diyen Dağdeviren, kültürünün zenginliğinden ilham almak için memleketi Nizip’i ziyaret eder. Annesinin yağlı köftesini arar ama gel gör ki hiçbir yerde bulamaz, bunun üzerine eski nesillerin bilgilerini bir an önce derlemeye karar verir.

(12) ve son: Fraksiyon ahlâkı, ahlâkın fraksiyonlaşması

Fraksiyon Makyavelizminin ikinci ve en kötü ayağı, kendi ülkelerinde muhalefetteki bu partilerin, özendikleri ve önder bildikleri iktidar partileriyle aynı davranış biçimlerini peydahlamaları. “İşçi sınıfını temsil” ve “tarihin kaçınılmaz yürüyüşünün başını çekme” iddiası onları da kapsamına alıyor. Boylarına bakmaksızın kibire bürünüyor ve özel çöplüklerini gerçek “proletarya diktatörlükleri”nin suretinde yönetmeye kalkıyorlar.
- Advertisement -

Marksizm ve ahlâk (11) Tepede taht kavgaları, aşağıda sıradan halk yığınları

Özetle, bağlayıcı legalite diye bir şey yok. Birileri devrim yapıyor, partinin ve devletin başına geçiyor, Büyük Lider, Führer veya Ulu Önder konumuna yükseliyor. O kadar vazgeçilmez hale geliyor ki, yaşarken aşırı merkeziyet hâsıl oluyor. Koestler’in “Bir Numara”sının izni ve onayı olmadan, orta ve aşağı kademelerde dahi hiçbir şey yapılamıyor. Peki, sahneden çekildiğinde ne olacak? En sağlam, en devrimci, en güvenilir vâris kim olabilir? Bu büyük bir krize dönüşüyor.

En Son Çıkanlar