Ön yargılara, mahalle baskısına aldırmaz, inandığını söylemekten çekinmezdi. Başörtüsü yasağına da karşıydı, anadilde eğitimin engellenmesine de... Son dönemde yaşanan baskıları da eleştiriyordu. Çifte standartlı değildi.
Ayasofya kararı, iktidarın kan kaybını durdurmak için seçtiği politik yönelime kuşku yok ki tam oturan bir hamle oldu. Hizmet ayağının çökmesiyle birlikte kimlik siyasetlerine...
İkinci soru: Genelkurmay, 15 Temmuz günü o gece darbe ya da darbe benzeri bir olayın yaşanacağı ihbarını aldıktan sonra, daha risksiz durumlarda bile rutin olarak verilen “birliklerden çıkış yasak” emrini neden vermedi?