24 sene önce eşcinsellere yönelik saldırı çağrıları yapılınca 16 Ekim 1996 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşemde bu fanatizme dikkat çeken bir yazı yazmıştım. Başlığı şöyleydi:...
Üzerinde kahverengi tayyör, krem rengi bluzuyla Rahşan Ecevit, kendisini dikkatle dinleyen Bülent Ecevit’e, ‘İyi ki içeridesin Bülent, bu CHP soruşturması yüzünden evimize milletvekilleri doluşacaktı, sen de buradaki kadar rahat savunmanı hazırlayamayacaktın. Bir bakıma iyi oldu tutuklanman’ dedi".
İçi gerçekten karmakarışık bir yumağa dönüşen “başarı” kavramının nesnesi haline getirdiğimiz, insani ilişkilerde giderek gerileyen, asgari nezaketten hızla uzaklaşan çocuklar üzerine düşünürken acaba kiminle özdeşim kuruyorlar, zamanın ruhunu nasıl içselleştiriyorlar diye düşünmek gerekmez mi? Okuldan vazgeçmek şimdilik söz konusu olmadığına göre geniş ruhlu, mutmain kalpli, merhametli ve vizyoner çocuklar yetiştirme meselesine kafa yormalı.
Gençlikleri Bilim ve Sanat Vakfı’nın Vefa’daki merkezinde geçmiş bazıları da bugün aynı derecede gözlerini karartmış, içinden yetiştikleri ve hiçbir siyasi amacı olmadığını bildikleri 40 yıllık bir hazinenin kayyım ellerinde harcanmasını uzaktan, soğukkanlılıkla izleyen Simonlara dönmüş durumdalar.