Yazarlar

Adaletsizliklerin ezip geçtiği sayısız aileden biri: Boydak’lar

Memduh Boydak’ın ve dosyalarını okuduğum Boydak ailesinin fertlerinin terör örgütü veya suç örgütü suçunu oluşturacak eylemleri bulunmamasına rağmen, hukuk devletinin en temel ilkelerinden yoksun bırakılarak mahkûm edilmişler ve milyarlarca dolar malvarlıklarına el konularak devlet gücüyle hayatları çalınmıştır. Bu ülkede Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, Bakanların, üst düzey bürokratların ve milletvekillerinin o zamanki tanımıyla ‘cemaate’ verdikleri desteklerin daha fazlasını vermemiş olmalarına, hatta vaktiyle onların teşvik ve yönlendirmeleriyle ‘cemaate’ destek olmuş olmalarına rağmen bin bir türlü hukuksuzlukla baş başa kalmış durumda Boydak ailesi.

Sally Rooney’nin İsrail boykotu ve Intermezzo

Sally Rooney, Rachel Kushner ve Arundhati Roy gibi önemli yazarların olduğu 1000 kişilik bir edebiyat camiası Filistinlilerin haklarını gasp edenlerle iş birliği yapan yayın, yayınevi ve festivallerle çalışmayacaklarını açıkladı. 1991 doğumlu İrlandalı yazar Sally Rooney, öteden beri Filistin haklarının açık sözlü bir savunucusu. Kitaplarının İbraniceye çevrilmesi teklifini reddetmiş, BDS hareketine desteğini açıklamıştı. Son romanı Intermezzo’nun merkezinde uzun zamandır kanserle savaşan babalarını yeni kaybetmiş İrlandalı iki erkek kardeş var.

Felsefe ile felsefe tarihi aynı şey midir?

Evet felsefe öğrenmek, felsefe tarihini öğrenmek demektir. Ama felsefe yapmak felsefe tarihine mahkumiyet anlamına gelmez. Tabi eğer felsefe ile sadece Yunan veya Batı geleneğini kastetmiyorsak. O durumda bile söylediklerim felsefe yapmak için yine de geçerli olur. Eğer felsefeyi bir geleneğin adı olarak anlamıyorsak, o fikirler felsefedir. Zira felsefe dediğimiz şeyin üzerindeki etiket ve kabukları kaldırdığınızda geriye kalan şey orijinal düşünmedir.

“The Substance” : Yeniden genç olabilmek için her şey mübah mı?

Film hakkında sinema çevrelerinde bir kafa karışıklığı olduğu açık. Feminist okumalar için fazlaca derinliksiz karakterler var bence. Filmin gösterdiği dünya erkek gözüyle bakınca görünenlerden ibaret. Elizabeth ve Sue’nun birbirlerini yok etmelerinden nasıl bir feminist anlatı çıkaracağımızı ben bilemedim.
- Advertisement -

Her şeyin başı “mevki”

Bir zamanlar sinemalar sınıf sınıf, biletler “mevki mevki”… “Birinci (hususi), ikinci mevkiler, lüks koltuklar, birinci-ikinci sınıf localar, yerkatı locaları (baignore), parter, paradiler”le gişede “Ben kimim, yerim neresi” hesabına dalsan filmi kaçırırsın. Bizim zamanımızda o kadar değil. Sosyal tabakalaşmada arkalardaysan sinemada en öne, “Duhûliye”ye oturuyorsun. Fakirler alınmasın diye “Birinci” diyorlar sonradan. Olsun… Sinemada en öne oturan çocuklar daha çabuk büyüyor, ruhen de boy atıyor bence.

En Son Çıkanlar