Yazarlar

“1. 2. Mükellefiyet”ten “mecburiyet”e madenciler

Üç haftadır madencilerle ilgili yazıyorum. “4 Aralık Madenciler Günü” de vesile oldu. Lâkin iktidarın zirvesinde, “Önemli, Belirli Günler”i pek sektirmeyen “X” hesaplarında tek cümleyle bile anılmadı. Oysa resmen var yönetmeliklerinde. Dönemin başbakanı Erdoğan Soma faciasında ise dünyadaki “daha büyük” maden kazalarını anmıştı; 1862’den başlayarak tek tek. En yakın tarih de yarım asır önce, 1975… Ancak o da kurtarmıyor. Zira uzak-yakın tarihimiz de öyle kıyaslara müsait değil.

Seksi suikastçı, Amerika’nın aklını nasıl çeldi?

ABD’nin en büyük özel sağlık sigortası şirketi UnitedHealth’in CEO’su Brian Thompson geçen hafta New York’ta sokak ortasında öldürüldü. Genç CEO’yu Manhattan’ın ortasında soğukkanlılıkla vuran 26 yaşındaki Luigi Mangione ise bu hafta yakalandı. Sağlık sistemine tepki duyan Mangione, emlak zengini milyoner bir ailenin beyaz yakalı çocuğu. Sabıka kaydı temiz, radikal bir geçmişi yok, hatta pek solcu da değil. Özellikle dış görünüşüyle Amerikalıların dikkatini çeken ve sigorta şirketlerine tepkili mağdurları ağırlıklı geniş bir hayran kitlesine kavuşan Luigi’yi ABD’nin “en seksi suikastçısına” dönüştüren ise bombacı bir profesörün manifestosu, sırt ağrısı ve dünyanın en berbat sağlık sistemi.

İran üzerine

İmam Humeyni’nin doktrini çöktü mü? İranlılar nerede hata yaptı? Müslüman dünya askeri, politik ve ruhi olarak batıya ve İsrail’e teslim mi oldu? İlk sorumuz, “12 Günde ne oldu” sualiydi. Cevap açık ve basit: Suriye’de Baas diktatörlüğü çöktü -darısı diğer diktatörlerin başına-, Esed, Suriye’yi terk edip gitti. Birçok bileşeniyle HTŞ, hiçbir direnmeyle karşılaşmadan Halep, Hama, Hums ve Şam’a girdi. Yıllardır ağır işkenceler altında olan binlerce masum esir hapishanelerden kurtarıldı. İsrail, Suriye’nin askeri potansiyelinin neredeyse tamamını imha etti. Türkiye, bir kere daha Batı nezdindeki prestijini, önemini tazeledi.

“Suriye’siz barış olmaz”dan “Suriyeli bir barış olabilir”e

Kendinizin de terör örgütü olarak gördüğünüz bir örgütü ‘değişiyor ve değişecek’ diye Batı dünyasına anlatmaya çalıştığınızda, Batı dünyasının da aynı şekilde ve daha da ötesi terör örgütü olarak görmedikleri "SDG de değişebilir ve değişecek" diyecekleri açıktır. Türkiye, geçmiş korkularla ya da Suriye’de olup bitenleri bir fetih duygusu ile okuyarak değil, gerçekçi ve herkesin kazanacağı bir duruş ile ancak sorunların üstünden gelebilir ve öngörülmez durumların oluşmaması için Türkiye’nin yeni duruma uygun yeni politika üretmesi gerekiyor.
- Advertisement -

Suriye’den Cenevre’ye Ortadoğu’yu anlamak…

Esad’ın devreden çıkmasıyla Ortadoğu’daki denklemin nasıl bir şekil alacağını kestirmenin çok zor olduğu da konuşuldu. Düne kadar, 60 yıla yakın bir zamandır Şam’a, Şii-Nusayri bir aile egemendi. Şimdi bu aile, yakın çevresi ve en önemlisi de merkezi idarenin her yanına yayılmış Nusayri’ler, Şam’da etkisizleştirildi. Onların yerine gelen yeni güç ise Sünniler. Üstelik dini kimlikleri ön planda tutan grupların koalisyonu. Önümüzdeki günlerde bu alanda ağır saldırganlıklara tanık olma ihtimalimiz fazla. Dünyayı bu konuda uyarmak gerekiyor.

En Son Çıkanlar