Ezcümle, bütün birlik-mesajlarına karşın taraflar arasındaki makas açık ve bu da çok sürdürülebilir bir hal değil. Zira kapanmayan makas eninde sonunda birilerini raydan çıkarır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman “kişi” olur? Asıl AYM’nin kararına gösterdiği tepkiden, isyandan vazgeçtiği zaman Cumhurbaşkanı bir “kişi” olur. Erdoğan’ın arkasındaki millet desteği sürdükçe Erdoğan “kişi” değildir; kavgası da, davası da “kişisel” sayılmaz.
Doğru, Suriye’nin sunduğu imkânlar Kandil’i Türkiye içi çözümden uzaklaştırdı. Yine de şu soru geçerli bir soru: Hükümet, Dolmabahçe Mutabakatı’ndan (28 Şubat 2015) sonra “masa”yı kurup HDP heyeti ve Öcalan’la görüşmelere başlasaydı, bu durumda Öcalan’la Kandil arasında gerçek bir gerilim doğmaz mıydı? Bu durumda Kandil, savaşı yeniden başlatmaya cesaret edebilir miydi?
Ülke medyasının neredeyse yarısı her gün mütemadiyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nefretini işlerken, diğer yarısı tam anlamıyla karşı kutupta yer almakta. Dış politikada bile ya hep ya hiç hattı üzerinde yola devam etmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanının Suriye politikasındaki “ya biz, ya PYD” vurgusu, Batıda “ya Türkiye ya Kürtler” şeklinde anlaşılıyor.
Hedeflenen, 23 Temmuz 2015’de resmen başlayan bu son savaşın başından beri istenen, ama bir türlü başarılamayanın aynısı: kitleleri emniyet güçleriyle çatıştırmak; olayların içine daha da çok kişinin katılmasını sağlayacak, infial uyandırıcı bir katliama yol açmak.