Yeni bir “iç savaş” senaryosu hazırlayan örgüt, terörü Güneydoğu’dan büyük şehirlere taşımayı planlıyor. Kandil, uzun süredir kendi kamplarında eğittiği sol örgütleri de kullanarak metropollerde yeni saldırı dalgası başlatmayı hedefliyor.
Bu yazımda AB üyesi ülkelerde olmaması gereken “otoriter sapma” sorunları üzerinde odaklanmaya çalışacağım. Yukarıda belirttiğim gibi, bugün gündemde olduğu için Polonya’dan başlayacağım ama faturayı sadece bu ülkeye kesmek de doğru değil. AB içinde giderek güçlenen bir “daha az demokrasi” eğilimi var...
Diyarbakır'ın derinliklerine dalınca, mesela namaz vakti Ulu Cami'de, çarşıda pazarda, kapı önünde oturup sohbet eden kadınlarla sokakta oynayan çocuklar arasında Kürtçeyi duymaya başlamıştım. Dilin yapısını, semantiğini daha çok hangi harflere yaslandığını merak ediyordum. Dengbej dinleme fırsatı son gün doğunca dönüş yolculuğunu ertelemeyi tercih ettim, bir daha ya kısmet olur ya olmaz.
Demokratlık pek öyle eğitimle garantiye alınabilir bir şey olmadığı gibi, demokrasi de elitlerin tercihi üzerinden tanımlanan, onların beğenisiyle hüküm verilecek bir rejim değil.
Atatürkçülük veya Kemalizm, ayrıcalıklı zümrenin çıkarlarını korumanın ve sürdürmenin ideolojisidir; esas olarak sosyal piramidin üst-orta ve üst tarafı tarafından sahiplenilir ve değiştirilmesi teklif dahi edilsin istenmez.