Ana SayfaYazarlarBir cumhurbaşkanı ne zaman ‘kişi’ olur?

Bir cumhurbaşkanı ne zaman ‘kişi’ olur?

 

Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ile ilgili verdiği kararın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterdiği tepkiye, tepkiler büyüyor. Erdoğan, AYM’nin aldığı karara saygı duymadığını açıkladı. Mahkemeyi bir anda ‘Yüce’ sıfatıyla anmaya başlayan çevreler ise Erdoğan’ı “hukuk tanımazlık” ile suçlamaya başladılar. Hükümetin tutumu ise merakla beklenirken; medya baskısı da göz önünde tutulduğunda hükümet daha fazla direnemedi ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Erdoğan’ın sözlerini “kişisel görüşü olarak gördüklerini” açıkladı.

Elbette her birey bir kişidir; bu Tayyip Erdoğan da olsa, Ahmet Davutoğlu da olsa, herhangi biri de olsa böyledir. Ancak cumhurbaşkanı bir “kişi”den fazladır; halkın oylarıyla seçilen, yetkilerini milletten alan Erdoğan, sadece “Erdoğan” değildir; artık o “Cumhurbaşkanı Erdoğan”dır. 

Millet, dava ve kavgasına omuz verdiği için Erdoğan “Cumhurbaşkanı” sıfatını aldı. Erdoğan, milletin kendisine emanet ettiği görev ve sorumluluklara sahip. Erdoğan’ın kavgası milletin kavgası. Cumhurbaşkanı’nı ‘Erdoğan’ olarak bir kişiye indirgemek, “milleti” soyutlayarak onda sadece bir “kişi”yi görmek, makul ve isabetli değildir. 

Seçime katılan halkın yüzde 52 oyu ile Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’a “diktatör” muamelesi yapanlar, milleti yok sayan kesimlerdir. Bilinmelidir ki “diktatör” suçlaması, Erdoğan’dan ziyade milleti/seçmeni yok saymaktır. Bu durum, millete hakaretin de ötesinde bir kibir ve küstahlığa işaret etmektedir. Ne yazık ki, ülkemizde milletin seçtiği cumhurbaşkanını tanımamak, ona hakaret etmek, onu aşağılamak, ailesine saldırmak, alay etmek, dalga geçmek çok olağan eylemler olarak telakki edilirken; millet iradesini temsil konumundaki Cumhurbaşkanı’nın, AYM’nin aldığı kararı doğru bulmadığını beyan etmesi, karara saygı duymadığını açıklaması “hukuk tanımazlık” olarak yorumlanıyor. 

Şunu ayırt etmekte fayda var: Erdoğan’ın, Can Dündar kararına ilişkin tepkisi şahsileştirilmiş bir tepki değil, vatanın aleyhinde işler yapan bürokratik vesayete yönelik bir isyan özelliği taşımaktadır. Hukuku asıl yok sayan 60’lı yıllardan beri siyaseti, demokrasiyi, millet iradesini öğüten bu “vesayet çarkı” ve o “yüce mahkemeler”… Buna tavır alıp tepki göstermeden, adaleti temin ve tesis edecek bir hukuk sistemi işlerlik kazanamaz. Vesayet çarkına karşı çıkılamadığı içindir ki ülkedeki asıl “hukuk tanımazlık”lar hâlâ devam etmekte. 

Milletin, bir casusluk davasının “ifade özgürlüğü” davasıymış gibi sunulmasına tepkili olması gayet tabii. AYM’nin verdiği bu karar, millete ülkesinin ne kadar savunmasız, korumasız olduğunu göstermesi bakımından mühimdir ve dikkatle hafızaya alınmalıdır. 

Casusluk faaliyeti kapsamında yargılananların, “gazeteci” veya “siyasetçi” sıfatıyla itibar görüyor ve aklanıyor olması göstermektedir ki devletin kendini koruma refleksi oldukça zayıflatılmış durumda. Erdoğan’ın vesayet odaklarına karşı yıllardır yaptığı mücadeleyle örtüşen tepkisi ise bu mahiyette değerlendirilebilecek bir tavır alış. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman “kişi” olur? Asıl AYM’nin kararına gösterdiği tepkiden, isyandan vazgeçtiği zaman Cumhurbaşkanı bir “kişi” olur. Erdoğan’ın arkasındaki millet desteği sürdükçe Erdoğan “kişi” değildir; kavgası da, davası da “kişisel” sayılmaz.

- Advertisment -