(1) İsterseniz sorunu “gerekli ve yeterli koşullar” çerçevesinde düşünelim. Sırf yoksulluk ve eşitsizlik, insanları ölüme yürümeye azmettirebilir mi? Çok güçlü bir inanç devreye girmeden ve ikna edici rol oynamadan, şiddet, terör ve hele intihar eylemi olur mu? (2) Sonuçta, “hangi yorum, hangi İslâmiyet” tartışması önemsiz değil; tersine son derece önemli. Selefîlik sorununu belki tek başına halledemez. Ama gene de, cihadizmi giderek tecrit edip alanını daraltan bir ayrışmaya hizmet edecek.
Dağılan Orta Doğu ile birlikte, şimdi Batı yönetimlerinin sadece reel politikaları, yanlış siyasetleri tartışılmıyor. Tartışma, bütün bir Batı medeniyeti üzerine yürüyor. Batı’yı kategorik olarak reddeden; şeytani bulan bir zihin dünyası şekilleniyor. Çıkarları söz konusu olduğunda dünyayı umursamayan; kendi medeniyeti dışındakileri hak öznesi olarak görmeyen; çıkarcı, duyarsız, ayrımcı ve bencil insanlar toplamı olarak algılayan bir prizma oluşuyor İslam dünyasında.
Belki IŞİD’i tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmayacak; ancak çok ciddi anlamda etkisizleştirip dar bir alana hapis etmek, bölgede gerçek bir Türk-Kürt ittifakıyla sağlanabilir.