Yazarlar

Nereden çıktı bu Esadçılık?

Tek istedikleri 40 yıllık bir diktatörlüğün bitmesiydi. Dünyada bunun için bu kadar ağır bir bedel ödeyen çok az millet oldu. Her sokağını uçaklarla bombaladığı Halep’te babası Hafız Esad’ın büstleriyle top oynanıyor, Beşar Esad’ın posterleri parçalanıyor. Biraz adalet duygusu olanlar, mezhebi, ideolojik bağnazlığı olmayanlar için bu ancak mutlu olunacak bir haberdir.

Siyasi hayatımızda aleviler

Alevilerin Atatürkçülüğü her ne kadar bazı solcular tarafından eleştirilse de Alevilerin bu tercihinin maddi bir temeli var. Türkiye’de merkeze egemen Sünni- Hanefi eğilimini frenleyecek gücün modernizm olduğu düşünülür.Bu nedenle Aleviler, kurucu iradenin otoriter yanını kabullenip laiklik vurgusunu da önemser. Öte yandan, bu kamplaşma, Anadolu’da sürüp giden Alevi katliamlarının da arka planını oluşturur. Türkiye’yi kim yönetecek? Otoriter modernistler mi, muhafazakar Müslümanlar mı? Aleviler bugüne kadar modernizmin saflarında yer aldı.

Türkiye, Avustralya’yı neden veto etti?

Türkiye’nin COP-31’e aday olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü’de yaptığı konuşmadan öğrendim. Aynı zirve için iki yıldır uğraşan Avustralya hükümetinin bir pazarlık süreci içinde bazı konferans öncesi faaliyetlerin ülkemizde yapılmasını önerdiğini, ancak bu önerinin reddedildiğini yine yabancı kaynaklardan öğreniyoruz. Neticede Avustralya’nın adaylığı bizim engellememiz nedeniyle Bakü’de onaylanamamış, ülke konferans için gerekli hazırlıklara başlayamaz olmuştur.

Bir Cezaevi ziyareti: ‘’Beni buraya getirdilerse Türkiye’de herkesi buraya getirebilirler.’’

İki görevlinin ittirdiği tekerlekli sandalyesinde 79 yaşındaki Melek İpek Hanım kapıdan göründü. Ayağa kalktım, yanıma yaklaştığında bana tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı. Eskiden Melek Anne diye eline sarılanların bugün köşe bucak kaçtığı bu kişinin kim olduğunu düşünüyordum. Melek Hanım’ın elinden hiç menemen yememiştim. Ne Ankara’daki çiftliklerinin müdavimiydim ne de İpek ailesine ait olan Türkiye’nin en pahalı otelinde -üstelik ücretsiz- kalmışlığım vardı! Melek Hanım’ın oğlu bildiği başbakanlar, bakanlar, belediye başkanları ve milletvekillerinden biri değildim.
- Advertisement -

Bir ölümün ardından (VII): Tavsiyeler, uyarılar ve ‘keşke’ler

Sözümona ‘örgüt’le mücadele adına yapıyla bir şekilde temas halinde olmuş herkesi münafıklık yahut mürtedlikle ithama yönelen tekfirci bir dilin de meydan aldığını görüyorduk. Peki ne oldu? Maalesef siyaset, bürokrasi toplum, medya, cemaatler, aileler, fertler; neredeyse herkes tarafından tam tersi yapıldı. Bir tarafta daha makul ve mutedil olanlar dahi radikalleşirken, diğer tarafta dinî inanç ve yaşayışla ilgili feci çözülmelere de şahit olduk.

En Son Çıkanlar