Düşünsenize Ertuğrul Özkök, Murat Yetkin, Hasan Cemal, Can Dündar, Yılmaz Özdil ve Aydın Doğan ile birlikte "Özgür basın susturulamaz" yazılı pankartın arkasında, kol kola yürüdüğünüzü? Ben daha komik bir sahneyi hayal edemiyorum
Dermot Ahern, 1980'li yılların başında Başbakan'ın önerisiyle IRA ile ilk gizli görüşmelere başlamış. Kamuoyundan gizli yürütülen görüşmeler tam 10 yıl sürmüş. "Eğer bizim bu görüşmelerimiz dışarıya sızmış olsaydı, benim siyasi hayatım biterdi. Hükümet yıkılırdı" diyor.
Çözüm, Türk ve Kürtlerin birlikteliklerini hukuki bir güvenceye bağlamalarıdır. Bu hukuki bağ, gerçek eşitlik temeline dayalı yeni bir anayasayla oluşturulabilir. Bu anayasanın en önemli özelliği, ırk, dil ve din konularında nötr olması olmalıdır.
Genel olarak Türkiye’de olduğu gibi bölgede de zenginlik, ancak yatırım ve çalışmakla olur; hazırdan bir zenginlik kaynağı yoktur. Bedava elektrik çağrıştıran ve yapılamayacak vaatlerle bu konularda olabildiğince fırsatçı davranmak ve halka hoş görünmeye kalkmak yerine, çalışmak ve üretmek üzerine kurulu gerçekçi bir gelecek kurgulamak gerekir.
1 Kasım seçimleri sonrasında AKP, daha önce tercih ettiği tek başına yürüme siyasetine mi dönecek? Oluşan karşı-cephe düşünüldüğünde çok da kolay ikna edilemeyen muhalefeti ikna yöntemini mi izleyecek ve bunu, yabancılaştırıcı bir dil kullanmadan, tüm toplum kesimleriyle mümkün olduğunca fazla diyalog kurmak yönünde mi uygulayacak?