Son tahlilde, çatışmasızlık durumunun nasıl, ne zaman, hangi gerekçeyle ve kim tarafından sona erdirildiğine, koskoca BBC nasıl da bigâne kalabilir veya doğru teşhis koymayabilir? Sadece PKK görüşünü aktarıp Türkiye hükümetinin pozisyonuna en azından bir atıfta bulunmamayı nasıl açıklayabilirler? Cemil Bayık’ın, Türkiye’nin sırf IŞİD’le savaşıyorlar diye PKK’ya karşı harekete geçtiği iddiası, nasıl olur da bu tür bir editoryal destek bulabilir? İlk 27 Temmuz’da yazıp 10 Ağustos’ta tekrarladıklarını düşündüğümde, şahsen beni bütün bu yanlış bilgilendirme ve haberleştirmelerin kasıtlı olmadığına ikna etmelerinin çok zor olacağını ifade etmek isterim.
60 yıldır parlamenter demokrasi tecrübeleri olan, 1970’lerde bağımsız belediye başkanlarını, vekillerini seçmeye başlamış, 1991’den beri kendi partileri olan, Meclis’te MHP’den daha çok sandalyeye sahip Kürtler bu arkaik fantezileri hak etmiyor.
Önce sokaklarda daha önce hiç rastlamadığımız tipler belirdi. Ardından bu yüzleri maskeliler barikat kurup nüfus kağıdı sormaya kalktılar. Daha sonra, nüfus kağıdı olmayanları alıp götürmeye koyuldular. Daha da sonra, en vahim şeyi yapmaya, nüfus kağıtlarındaki din ve mezhep hanelerine bakıp insanları öldürmeye başladılar.
Bombayı önce yılbaşında eylem tehditleri yapmış İBDA-C’nin koyduğu iddia edildi. Daha sonra polis bombacı PKK’lıları yakaladı, iki kişi “Turizmi baltalamak için” saldırıyı yaptıklarını itiraf ettiler.
Son haftalarda yaşananlar; bir "eskiye dönüş" mü, yoksa yeni ve daha karmaşık bir denklemin içinde miyiz? Sorulabilecek çok fazla soru var. Ne olursa olsun; "silahın bir araç olarak kullanımını" izah etmek, giderek, daha da güçleşiyor.