Her elektrik kesilişinde, yıllar önce evimde misafir kalan genç bir Alman konuğun, elektrikler kesilince hayretle “Ne demek? Elektrik kesilecek bir şey değildir ki zaten vardır!” tepkisini hatırlarım ister istemez. Su, hatta oksijen gibi bir doğaverisi olarak algılıyordu elektriği de. Buradan kestirmeden “eller aya biz yaya!” sonucuna varmak an meselesi ama benim tercihim başka perspektiflerin de olabileceğini hatırlatmak olacak.
Ve ölüm içgüdüsü kana doyduğunda, sayısız masum insanın çalınmış hayatını hazmetmek için ağır ağır kenara çekildiğinde, enkazın üzerinde yeniden söze ve çözüm adımlarına sıra gelir.
Ultimately, how on earth can the BBC not know or properly identify just when, how and why the truce has collapsed? How can they just quote the PKK view without at least mentioning the Turkish government’s position? How can they possibly offer such editorial support for Cemil Bayık’s assertion that Turkey is retaliating against the PKK simply because the PKK is fighting IS? Given what they wrote on 27th July and then repeated on 10th August, I for one am going to take a lot of persuading if I am to agree that such misinformation has not been deliberate.
“Açaydım kollarımı gitme diyeydim” diyen ebeveynlere, öğretmenlere, kanaat önderlerine, arkadaşlara ihtiyacımız var. Eğer gençler ölmesin diyorsak tabii...