Ne olursa olsun; geçmişin kazançları, bir günde silinip atılamaz. Barış; Kürtlere ve Türklere, bir rahatlık getirmişti. Yeni bir iklim oluşuyordu. Şimdi, çılgınlık ve ölüm günleri yaşıyoruz. Her iki taraf da biliyor ki, bunun galibi yok.
Fotoğrafta Hasan Cemal, 31 gencimizin alçakça katledildiği Urfa Suruç’taki Amara Kültür Merkezi bahçesinde kurulmuş, vicdan(!) yazılarından birini yazıyor. Satır aralarında AK Parti ve Erdoğan’ı bol miktarda suçladığı yazısını bir kenara bırakıp fotoğrafa dönelim. Bir beyazın, acı çeken Kızılderililerin çadırı önünde verdiği pozdan hiçbir farkı yok bu fotoğrafın.
Devlet de serhildanlara sebep olan o 90’ları, kimseye yaşatmayacak. İşkenceler, göçe zorlamalar, infazlar, orman yakmalar olmayacak. Gözlenecek, izlenecek ve avlanacaksınız. Çatışırsanız öleceksiniz ve bazen çatışamadan da öleceksiniz.
“Muhalif Sosyal Milliyetçi Partisi lideri Ali Haydar'a göre, dış destekli silahlı gruplar devrim sürecini çalıyor. Gerçek muhalefet, silahlı muhalefetle devlet arasında kurban ediliyor.”
AKP hızla kendi medyasını oluşturdu. Bu kaliteli bir gazeteciliği ifade etmedi, ama kamusal alanda belirli bir sesin ayakta kalmasını ve direnç üretmesini sağladı.