İngiliz’lerin 80’lerdeki santrforu Gary Lineker’in kinayeli bir futbol oyunu tanımı vardı: “Futbol, 90 dakika oynanan ve sonunda Almanlar’ın kazandığı bir oyundur!” Haziran’15’e kadar Türkiye’de seçimler de neredeyse şu hale gelmişti: “Türkiye’de seçim, dört yılda bir yapılıp AKP’nin kazancıyla biten demokratik bir siyasi araçtır.” Yaklaşık iki ay önce hazırlığı ve propagandasıyla altı ayımızı almış bir seçim oldu. Sonucu üzerinde herkes hemfikirdi.
2007 anayasa değişikliğini pas geçerek, hatta mevcut anayasayı bile bir tarafa bırakarak, parlamenter rejim devlet başkanlarının klasik yetkileri üzerinden Sayın Erdoğan’ın “anayasal sınırlarına çekilmesini” talep etmek hukuken ve siyaseten doğru değil.
Star Medya Grup Başkanı Murat Sancak'ın hedef alınmasının sebebi de başında bulunduğu yayın grubunun çizgisiyle ilgili. Terörün arkasındaki güç, milli iradeyi destekleyeni ya da milli güçlerin arkasında duranı kurşunlayarak yaşatmayacağı mesajını veriyor.
Öncelikle AKP’ye karşı düşmanlıkları içinde muhalefet partileri, “oynamam ve oynattırmam” çocuksuluklarını, AKP’yi “anti-demokratik” gösterme çabasının ulaşılabilecek en son noktası olarak seçimi boykota dahi götürürler ve PKK’nın savaşına boykot yoluyla destek verme çukuruna yuvarlanırlarsa, ne olur bu işin sonu?
Eğer seçimleri süresiz erteler, bu arada sıkıyönetim de ilan ederseniz; “Türkiye'yi yeniden bir askeri yönetime doğru yolculuğa çıkarmanın” yollarını açmış olursunuz. Bahçeli, bu değerlendirmeyi yapamayacak biri değil.