Süleyman Demirel’in ordu adlı fille dansı olarak özetlenecek siyasi hayatı aslında o gün başladı. Türkiye’nin yarı askerî bir diktatörlük olduğu o yarım asrın 40 yılında aktif siyasetin içinde olduğu unutularak Demirel hakkında hüküm verilemez.
Son iki yılda CHP, HDP, Gülen Cemaati, PKK, DHKP-C, İstanbul sermayesi ve Doğan grubunu bir araya getiren, uluslararası ve bölgesel boyutları olan büyük bir ittifak şekillendi. Bu gelişmeyi görmeden yapılacak her değerlendirme, seçim analizi boştur.
Diyelim AKP’nin oyları iyice düştü ve zamanın diğer sağ partileri gibi yok olup gitti. Bunun anlamı AKP’nin zamana ayak uyduramayıp halk tarafından bertaraf edilmesidir. Bu parti elindeki potansiyeli değerlendiremezse, eleştirilere kulak asmayıp yok olup giderse ne yapılabilir ki?
[19 Haziran 2015] Bu akıl yürütme çizgisinin 13 Haziran’daki giriş notunu (Devrimci belleğin hayaleti, kumdaki son ayak izleri) çok soğuttumsa da, bugün bitirecek ve gerek Kemal İnan’ın mânâsız ve mantıksız hırçınlığına (bkz Kürt oyları ne diyor), gerekse bizatihî Kürt siyasetinde satha çıkan iç çelişki ve zigzagların ne gösterdiğine, daha sonra değineceğim.