Erdoğan onu ille de diktatör olarak görmek isteyenlerin pek anlamayacağı bir biçimde Baykal ile görüştü, sağduyulu bir çağrıda bulundu ve bu süreçte kendi mütevazi rolünü tanımladı.
Yaşanılan sürecin hayal kırıklığıyla üretilen “Kürt hareketinin kullanılan oyuncu” olduğu söylemi, soğukkanlı bir analizden çok polemikçi bir tahkir diline karşılık geliyor. O nedenle de sorunu anlamak ve çözüm üretmek yerine Kürt/muhafazakâr kopuşuna hizmet etme tehlikesi taşıyor.
Etrafı ateş çemberi ile kuşatılmış sivil barış hareketi, ilk ve önemli bir adımla politika sahnesinde yer aldıysa, tüm toplum demokratik bir değişime adım atmıştır.
AKP’liler tehditkâr bir siyasetten, fazla İslami bir dilden, tarihsel hamasetten giderek daha az hoşlanıyorlar. Onlar AKP’nin Türkiye’yi bütün çeşitliliği içinde ve herkese ulaşarak yönetebilmesini istiyor ve bunun dilini duymak istiyorlar.